Çerez Ayarları

Web sitemizdeki içeriklerden en iyi şekilde yararlanmanızı sağlamak için 6698 Sayılı Kişisel Verilerin korunması Kanunu'na (KVKK) ve Avrupa Birliği Veri Koruma Tüzüğü'ne (GDPR) uygun olarak çerezleri kullanıyoruz. Sitenin düzgün çalışması için gerekli zorunlu çerezlerin kullanılmasını istemiyorsanız ziyaretinizi sonlandırmalısınız. Diğer çerezler yönünden ise lütfen tercihlerinizi belirleyiniz.

Analitik Çerezler

Kişisel Veri Saklama ve İmha Politikası


Bu işlem birkaç saniye sürebilir lütfen bekleyiniz.

TEB 34. DÖNEM 6. BAŞKANLAR DANIŞMA KURULU TOPLANTISI KATILIMCILARINA

TEB 34. Dönem 6. Başkanlar Danışma Kurulu Toplantısı Katılımcılarına,

06/01/2005

Sayın Meslektaşlarımız,

9. Aralık. 2004 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan “Eczaneler ve Eczane Hizmetleri Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik”, 14. Aralık. 2004 tarihinde imzalanan “Sosyal Güvenlik Kurumları’nın 2005 yılı ilaç alım koşullarını” belirleyen ön protokol ve “Genel Sağlık Sigortası Yasa Tasarısı’nın” 20 numaralı maddesi ile kamu kurumlarının eczane işletme yetkisi alma çabaları hep birlikte değerlendirildiğinde Türkiye’de 22.000 serbest eczacının verdiği “eczacılık hizmetinin” olumsuz ve geriye dönüşümsüz bir şekilde değişikliğe uğratılma girişimlerinin arttığı görülmektedir.

Bu bağlamda yaklaşık 2 yıllık yoğun bir çalışmanın sonucunda özelde SSK’lı hastaların serbest eczanelerden hizmet alımı, genelde ise tüm sosyal güvenlik kurumlarının ortak bir protokol ile eczanelerden ilaç alımlarını belirleyen ön protokolün ayrıntıları “ilk kez” 10. Aralık. 2004 tarihli Başkanlar Danışma Kurulu toplantısında eczacı odalarına sunulmuş olup, üzerinde yeterince tartışılmadan, oylanmadan ve pek çok eczacı odasının kaygılarına rağmen Birliğimiz tarafından Maliye, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlarının da katılımı ile 14. Aralık. 2004 tarihinde alelacele imzalanmıştır.

İmzalanan bu ön protokol ile:

  1. Eczanelere devlet tarafından geri ödeme güvencesi verilmemiştir.
  2. İlaç sanayisinin “eczacı üzerinden” devlete vermeyi kabul ettiği indirimin hiçbir yazılı güvencesi yoktur ve bu durum 1. Ocak. 2005 tarihi itibariyle ilaç sanayi tarafından protokolün hayata geçirilmemesiyle kanıtlanmıştır.
  3. Tekelci yapıdaki dağıtım kanallarının taraflardan biri olmasına rağmen ve bir çok ilaçta eczacıdan daha fazla kar ettiği bilinmesine rağmen devlete herhangi bir indirim yapmaması ise düşündürücü ve kabul edilemez bir durumdur.
  4. 15-16. Ocak. 2002 “yaşamak ve yaşatmak için kapalıyız” eylemliliğimiz ile elde edilen “peşin ıskonto” hakkımız ise bu protokol ile belirsiz bir hale getirilmiş ve kaybedilme noktasına gelinmiştir.
  5. 10. Aralık. 2004 tarihli Başkanlar Danışma Kurulu toplantısında eczacı odalarına sosyal güvenlik kurumlarına uygulanacak ıskontonun “imalatçı fiyat üzerinden” yapılacağı bildirilmiş, ancak imzalanan ön protokolde sanayi ıskontosunun “perakende satış fiyatı üzerinden” yapılacağı görülmüştür. Bu da eczacının devlete daha fazla ıskonto yapmasıyla sonuçlanacaktır. TEB, eczacı odalarına bu konuda yanlış bilgi vermiştir.
  6. 10. Aralık. 2004 tarihli Başkanlar Danışma Kurulu toplantısında 3 milyon TL’nin altındaki ilaçlara yapılacak ıskonto oranının ilaç sanayi için %4’de kalacağı gündem bile edilmemiştir.
  7. Son yayımlanan ilaç fiyat kararnamesine göre 15. Haziran. 2004 tarihinde fiyatı düşen ilaçlarda ilaç sanayinin uygulayacağı ıskonto oranlarının % 4-11’in altında olabileceği de imzalanan bu ön protokol ile görülmüştür. Bu konuda da TEB tarafından Başkanlar Danışma Kurulu toplantısında eczacı odalarına bilgi verilmemiştir.
  8. 40 günlük eczane stoklarını “sözde” eritme için verilen süre 1. Ocak. 2005 tarihi itibariyle başlaması planlanmasına rağmen bugün itibariyle bu takvimde işletilmemiştir. Kısaca bu ön protokol ilaç sanayi tarafından uygulanmaya konulmamıştır.
  9. Eczacıları “eczacılık hizmeti” veremeyecek noktaya getirecek, karmaşık, kurumlarda uygulanması için alt yapısı olmayan bu protokolün “uygulanabilirliği” imkansızdır. Eczacıları ve kurumları kaos ortamında bırakacağı gün gibi ortadadır.
  10. Protokolün bu şekilde hayata geçirilmesinde ısrarcı olunması pek çok eczacının iflasıyla sonuçlanacak ve depolar ile özel ilişkili, ayrıcalıklı yeni bir eczacı grubunun oluşmasına neden olacaktır.

Sonuç:

  1. 6643 sayılı yasamıza göre “eczacı hak ve menfaatlerini korumak” ile yükümlü TEB ivedilikle bu protokolden imzasını çekmelidir.
  2. SSK’lı hastaların serbest eczanelerden çağın gerektirdiği şekilde ilaç alımını sağlayabilmek için toplum sağlığını, hastaların haklarını gözeten, “akılcı ve uygulanabilir” kuralları içeren, “tüm yurttaşlar” arasında ilaç teminini “eşit” olarak sağlayacak yeni bir protokol düzenlenmelidir.
  3. Eczacının meslek hak, onurunu ve insanca yaşam koşullarını sağlayacak bu yeni protokolün “45 eczacı odasının” gerçek katılımı ile oluşturulması gerekmektedir.
  4. Eczacının kaderi, meslek hakkı ilaç sanayinin iki dudağına bırakılmamalıdır. İlaç firmalarının devlete yapacakları ıskonto gelişmiş ülkelerde olduğu gibi doğrudan ilaç firması tarafından yıllık satışları üzerinden devlete yapılmalıdır, eczacı bu konuda aracı olmamalıdır.

9. Aralık. 2004 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan “Eczaneler ve Eczane Hizmetleri Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin” ise çok yakın gelecekte ilaç ve eczacılık hizmetinin büyük sermayeli yapılara açılması için zemin hazırladığı görülmektedir.

Çıkarılan bu yönetmelik ile:

  1. Muvazaa konusunda odaların inisiyatifi yine süre ile sınırlanırken Sağlık Bakanlığı devreden çıkarılarak İl Sağlık Müdürlüğü sonuçta daha da yetkilendirilmiştir. Zaten kısıtlı olan Eczacı Odalarının yetkileri tam anlamıyla göz ardı edilerek muvazaa ile yapılan mücadele törpülenmiş ve muvazaa ile yapılan mücadeleye bir darbe daha vurulmuştur.
  2. Büyük alışveriş merkezlerinin her bölümünde eczane açılması mümkün kılınmıştır. Böylece eczacılar arasında haksız rekabet yaratılacağı gibi, büyük market vb. pazarlama şirketlerinin öncülüğünde ”ZİNCİR ECZANELERİN” kurulmasının da önü açılmak istenmiştir.
  3. Yukarıda bahsedilen düzenlemeye işlerlik kazandırmak için sakıncalı olan “BİRDEN FAZLA KAPI UYGULAMASI” mümkün kılınmış ve daha önce bazı alışveriş merkezlerinde açılmış olan eczanelere yasal düzenleme getirilmiştir.
  4. Buna paralel olarak bu tür alışveriş yerlerinin geceleri ve mesai saatleri dışında kapalı olması halinde eczanelerin de kapanmasına izin verilmiş ve en önemlisi “TEMEL BİR SAĞLIK HİZMETİ OLAN NÖBET YÜKÜMLÜLÜĞÜ” bu eczaneler için kaldırılmıştır. Böylece kamusal bir görev olarak değerlendirilen eczacılık hizmetinin işleyişi ve yetkileri ODA'ların, eczacıların elinden alınmıştır. İlacın nöbet sırasında en kolay, en hızlı ve en az maliyetle hastanın eline geçmesi engellenmiştir.
  5. Önceki yönetmelikte “hastane, vakıf, dernek, özel idare, belediye veya herhangi bir kamu kurumuna ait olup içinde sağlık kuruluşu bulunan yerlerde" eczane açılışı yasak iken, bu sefer sadece “özel hastane veya kamu kuruluşuna ait olup içinde sağlık kuruluşu bulunan yerlerde eczane açılamaz" denilerek “VAKIF, DERNEK, ÖZEL İDAREYE AİT BİRİMLER v.b.” yerlerde eczane açılmasına imkan tanınmıştır.
  6. Uluslararası uçuşa açık hava limanlarında 24 saat eczane açılmasına dair hüküm ise, 2000 yılında mevzuata aykırı olarak İstanbul Atatürk Havalimanı’nda açılan eczaneye yasal bir statü kazandırma çabası sonucunda kişiye yönelik bir düzenleme olup başka uluslararası uçuşa açık hava limanlarında da eczane açmak isteyen kişiler var ise onlara da yol açılmaktadır. Oysa önemli ilaçların reçete ile satıldığı ve uluslararası tüm hava limanlarında ACİL SAĞLIK HİZMETİ veren birimler bulunması gerçeği karşısında bu düzenlemenin hukuki ve mantıki açıklaması da yoktur.

Sonuç:

  1. 9. Aralık. 2004 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanmış olmasına rağmen 10. Aralık. 2004 tarihli Başkanlar Danışma Kurulu toplantısında TEB’in eczacı odalarını bu yönetmelik hakkında bilgilendirmemesi dikkat çekicidir.
  2. Bu tarihten sonra ise tüm eczacı odalarının bu yönetmeliğe karşı çıkmalarına rağmen TEB’in herhangi bir girişimde bulunmamış, resmi fikirlerini açıklamamış, yorum yapmamış olması ise kabul edilemez bir tutumdur. TEB’in bu konuda ivedi olarak Danıştay’a yürütmeyi durdurma için dava açması gerekmektedir.

Saygılarımızla,

İSTANBUL ECZACI ODASI             KASTAMONU ECZACI ODASI

ANKARA ECZACI ODASI                KOCAELİ ECZACI ODASI

SAMSUN ECZACI ODASI               ZONGULDAK ECZACI ODASI

ÇORUM ECZACI ODASI                 BURSA ECZACI ODASI

TEB 34. DÖNEM 6. BAŞKANLAR DANIŞMA KURULU TOPLANTISI KATILIMCILARINA. TEB 34. Dönem 6. Başkanlar Danışma Kurulu Toplantısı Katılımcılarına, 06/01/2005 Sayın Meslektaşlarımız, 9. Aralık. 2004 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan “Eczaneler ve Eczane Hizmetleri Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik”, 14. Aralık. 2004 tarihinde imzalanan “Sosyal Güvenlik Kurumları’nın 2005 yılı ilaç alım koşullarını” belirleyen ön protokol ve “Genel Sağlık Sigortası Yasa Tasarısı’nın” 20 numaralı maddesi ile kamu kurumlarının eczane işletme yetkisi alma çabaları hep birlikte değerlendirildiğinde Türkiye’de 22.000 serbest eczacının verdiği “eczacılık hizmetinin” olumsuz ve geriye dönüşümsüz bir şekilde değişikliğe uğratılma girişimlerinin arttığı görülmektedir. Bu bağlamda yaklaşık 2 yıllık yoğun bir çalışmanın sonucunda özelde SSK’lı hastaların serbest eczanelerden hizmet alımı, genelde ise tüm sosyal güvenlik kurumlarının ortak bir protokol ile eczanelerden ilaç alımlarını belirleyen ön protokolün ayrıntıları “ilk kez” 10. Aralık. 2004 tarihli Başkanlar Danışma Kurulu toplantısında eczacı odalarına sunulmuş olup, üzerinde yeterince tartışılmadan, oylanmadan ve pek çok eczacı odasının kaygılarına rağmen Birliğimiz tarafından Maliye, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlarının da katılımı ile 14. Aralık. 2004 tarihinde alelacele imzalanmıştır. İmzalanan bu ön protokol ile: Eczanelere devlet tarafından geri ödeme güvencesi verilmemiştir. İlaç sanayisinin “eczacı üzerinden” devlete vermeyi kabul ettiği indirimin hiçbir yazılı güvencesi yoktur ve bu durum 1. Ocak. 2005 tarihi itibariyle ilaç sanayi tarafından protokolün hayata geçirilmemesiyle kanıtlanmıştır. Tekelci yapıdaki dağıtım kanallarının taraflardan biri olmasına rağmen ve bir çok ilaçta eczacıdan daha fazla kar ettiği bilinmesine rağmen devlete herhangi bir indirim yapmaması ise düşündürücü ve kabul edilemez bir durumdur. 15-16. Ocak. 2002 “yaşamak ve yaşatmak için kapalıyız” eylemliliğimiz ile elde edilen “peşin ıskonto” hakkımız ise bu protokol ile belirsiz bir hale getirilmiş ve kaybedilme noktasına gelinmiştir. 10. Aralık. 2004 tarihli Başkanlar Danışma Kurulu toplantısında eczacı odalarına sosyal güvenlik kurumlarına uygulanacak ıskontonun “imalatçı fiyat üzerinden” yapılacağı bildirilmiş, ancak imzalanan ön protokolde sanayi ıskontosunun “perakende satış fiyatı üzerinden” yapılacağı görülmüştür. Bu da eczacının devlete daha fazla ıskonto yapmasıyla sonuçlanacaktır. TEB, eczacı odalarına bu konuda yanlış bilgi vermiştir. 10. Aralık. 2004 tarihli Başkanlar Danışma Kurulu toplantısında 3 milyon TL’nin altındaki ilaçlara yapılacak ıskonto oranının ilaç sanayi için %4’de kalacağı gündem bile edilmemiştir. Son yayımlanan ilaç fiyat kararnamesine göre 15. Haziran. 2004 tarihinde fiyatı düşen ilaçlarda ilaç sanayinin uygulayacağı ıskonto oranlarının % 4-11’in altında olabileceği de imzalanan bu ön protokol ile görülmüştür. Bu konuda da TEB tarafından Başkanlar Danışma Kurulu toplantısında eczacı odalarına bilgi verilmemiştir. 40 günlük eczane stoklarını “sözde” eritme için verilen süre 1. Ocak. 2005 tarihi itibariyle başlaması planlanmasına rağmen bugün itibariyle bu takvimde işletilmemiştir. Kısaca bu ön protokol ilaç sanayi tarafından uygulanmaya konulmamıştır. Eczacıları “eczacılık hizmeti” veremeyecek noktaya getirecek, karmaşık, kurumlarda uygulanması için alt yapısı olmayan bu protokolün “uygulanabilirliği” imkansızdır. Eczacıları ve kurumları kaos ortamında bırakacağı gün gibi ortadadır. Protokolün bu şekilde hayata geçirilmesinde ısrarcı olunması pek çok eczacının iflasıyla sonuçlanacak ve depolar ile özel ilişkili, ayrıcalıklı yeni bir eczacı grubunun oluşmasına neden olacaktır. Sonuç: 6643 sayılı yasamıza göre “eczacı hak ve menfaatlerini korumak” ile yükümlü TEB ivedilikle bu protokolden imzasını çekmelidir. SSK’lı hastaların serbest eczanelerden çağın gerektirdiği şekilde ilaç alımını sağlayabilmek için toplum sağlığını, hastaların haklarını gözeten, “akılcı ve uygulanabilir” kuralları içeren, “tüm yurttaşlar” arasında ilaç teminini “eşit” olarak sağlayacak yeni bir protokol düzenlenmelidir. Eczacının meslek hak, onurunu ve insanca yaşam koşullarını sağlayacak bu yeni protokolün “45 eczacı odasının” gerçek katılımı ile oluşturulması gerekmektedir. Eczacının kaderi, meslek hakkı ilaç sanayinin iki dudağına bırakılmamalıdır. İlaç firmalarının devlete yapacakları ıskonto gelişmiş ülkelerde olduğu gibi doğrudan ilaç firması tarafından yıllık satışları üzerinden devlete yapılmalıdır, eczacı bu konuda aracı olmamalıdır. 9. Aralık. 2004 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan “Eczaneler ve Eczane Hizmetleri Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin” ise çok yakın gelecekte ilaç ve eczacılık hizmetinin büyük sermayeli yapılara açılması için zemin hazırladığı görülmektedir. Çıkarılan bu yönetmelik ile: Muvazaa konusunda odaların inisiyatifi yine süre ile sınırlanırken Sağlık Bakanlığı devreden çıkarılarak İl Sağlık Müdürlüğü sonuçta daha da yetkilendirilmiştir. Zaten kısıtlı olan Eczacı Odalarının yetkileri tam anlamıyla göz ardı edilerek muvazaa ile yapılan mücadele törpülenmiş ve muvazaa ile yapılan mücadeleye bir darbe daha vurulmuştur. Büyük alışveriş merkezlerinin her bölümünde eczane açılması mümkün kılınmıştır. Böylece eczacılar arasında haksız rekabet yaratılacağı gibi, büyük market vb. pazarlama şirketlerinin öncülüğünde ”ZİNCİR ECZANELERİN” kurulmasının da önü açılmak istenmiştir. Yukarıda bahsedilen düzenlemeye işlerlik kazandırmak için sakıncalı olan “BİRDEN FAZLA KAPI UYGULAMASI” mümkün kılınmış ve daha önce bazı alışveriş merkezlerinde açılmış olan eczanelere yasal düzenleme getirilmiştir. Buna paralel olarak bu tür alışveriş yerlerinin geceleri ve mesai saatleri dışında kapalı olması halinde eczanelerin de kapanmasına izin verilmiş ve en önemlisi “TEMEL BİR SAĞLIK HİZMETİ OLAN NÖBET YÜKÜMLÜLÜĞÜ” bu eczaneler için kaldırılmıştır. Böylece kamusal bir görev olarak değerlendirilen eczacılık hizmetinin işleyişi ve yetkileri ODA'ların, eczacıların elinden alınmıştır. İlacın nöbet sırasında en kolay, en hızlı ve en az maliyetle hastanın eline geçmesi engellenmiştir. Önceki yönetmelikte “hastane, vakıf, dernek, özel idare, belediye veya herhangi bir kamu kurumuna ait olup içinde sağlık kuruluşu bulunan yerlerde" eczane açılışı yasak iken, bu sefer sadece “özel hastane veya kamu kuruluşuna ait olup içinde sağlık kuruluşu bulunan yerlerde eczane açılamaz" denilerek “VAKIF, DERNEK, ÖZEL İDAREYE AİT BİRİMLER v.b.” yerlerde eczane açılmasına imkan tanınmıştır. Uluslararası uçuşa açık hava limanlarında 24 saat eczane açılmasına dair hüküm ise, 2000 yılında mevzuata aykırı olarak İstanbul Atatürk Havalimanı’nda açılan eczaneye yasal bir statü kazandırma çabası sonucunda kişiye yönelik bir düzenleme olup başka uluslararası uçuşa açık hava limanlarında da eczane açmak isteyen kişiler var ise onlara da yol açılmaktadır. Oysa önemli ilaçların reçete ile satıldığı ve uluslararası tüm hava limanlarında ACİL SAĞLIK HİZMETİ veren birimler bulunması gerçeği karşısında bu düzenlemenin hukuki ve mantıki açıklaması da yoktur. Sonuç: 9. Aralık. 2004 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanmış olmasına rağmen 10. Aralık. 2004 tarihli Başkanlar Danışma Kurulu toplantısında TEB’in eczacı odalarını bu yönetmelik hakkında bilgilendirmemesi dikkat çekicidir. Bu tarihten sonra ise tüm eczacı odalarının bu yönetmeliğe karşı çıkmalarına rağmen TEB’in herhangi bir girişimde bulunmamış, resmi fikirlerini açıklamamış, yorum yapmamış olması ise kabul edilemez bir tutumdur. TEB’in bu konuda ivedi olarak Danıştay’a yürütmeyi durdurma için dava açması gerekmektedir. Saygılarımızla, İSTANBUL ECZACI ODASI KASTAMONU ECZACI ODASI ANKARA ECZACI ODASI KOCAELİ ECZACI ODASI SAMSUN ECZACI ODASI ZONGULDAK ECZACI ODASI ÇORUM ECZACI ODASI BURSA ECZACI ODASI