Çerez Ayarları

Web sitemizdeki içeriklerden en iyi şekilde yararlanmanızı sağlamak için 6698 Sayılı Kişisel Verilerin korunması Kanunu'na (KVKK) ve Avrupa Birliği Veri Koruma Tüzüğü'ne (GDPR) uygun olarak çerezleri kullanıyoruz. Sitenin düzgün çalışması için gerekli zorunlu çerezlerin kullanılmasını istemiyorsanız ziyaretinizi sonlandırmalısınız. Diğer çerezler yönünden ise lütfen tercihlerinizi belirleyiniz.

Analitik Çerezler

Kişisel Veri Saklama ve İmha Politikası


Bu işlem birkaç saniye sürebilir lütfen bekleyiniz.

Basın Duyurusu

 

BASIN AÇIKLAMASI

 

Değerli Basın Mensupları,

Bildiğiniz gibi, Avrupa Birliği’ne tam üyelik sürecinde ilginç ve bir o kadar da önemli gelişmelerin yaşandığı bir dönemden geçiyoruz. “Tren kaçtı, kaçıyor” derken, seçim atmosferi içinde gerçekleşmesi pek umulmayan gelişmeler oldu; AB standartlarını en azında belli alanlarda hayata geçirecek “uyum paketi”  TBMM’den geçti.

 

Bu gelişmeler, tüm topluma, tüm meslek gruplarına ve “İdare”ye Avrupa standartlarını öğrenme ve yeniden değerlendirme konusunda hem bir olanak ve hem de sorumluluk yüklüyor.

 

Bilindiği gibi, AB haritasındaki sosyal örgütlenmenin en belirgin özelliklerinde biri de, sosyal güvenlik sistemlerinin bireyin “sağlıklı” yaşamasını sağlamaya yönelik kurgulanışıdır.

 

Pazar merkezli yapılanmadan insan merkezli örgütlenmeye doğru hızla ilerleyen Avrupa Birliği “sosyal güvenlik” alanını da bu ilerleyişin gereklerine uygun biçimde düzenlemektedir. Bu çerçevede, sağlık hizmetinin sürekliliğini sağlayan en önemli unsurlardan biri olarak, ilaç bedellerinin geri ödemesinde kalıcı çözümler üretilmekte, ödeme süreci hızlandırılmaya çalışılmaktadır.

 

Küçük bir örnekle; yıllardır Türk eczacılarının en büyük sıkıntısı olan “geri ödeme” konusu, Fransa’da “sadece dört gün içinde” tamamlanan bir uygulama haline çoktan gelmiştir. Yani bugün bir Fransız eczacısı, herhangi bir hastaya verdiği ilacın bedelini en çok dört gün içinde ilgili sosyal güvenlik kurumundan alabilmektedir.

 

Türkiye’de Durum

 

Bizde ise durum hayli farklı: Serbest eczanelerin Bağ-Kur güvenlik şemsiyesi altındaki hastalara verdiği ilaçların bedelinin, ithal ilaçta bir ay, yerli ilaçta en geç iki ay içinde; SSK güvenlik şemsiyesi altındaki hastalara verilen ilaç bedellerinin ise “faturanın kuruma tesliminden sonra en geç 30 gün içinde“ geri ödenmesi zorunluyken, bu süre bugün itibariyle Bağ-Kur’da “105-110 gün”lere, SSK’da 60 güne çıkmış durumda. Kamu Kurum ve kuruluşlarında ise 60-90 güne varan gecikmeler söz konusudur. Yani, geri ödemelerde 1.5 ay ve üzeri gecikmeler söz konusu.

 

Bu gecikmelere bağlı olarak, ülke genelindeki serbest eczacıların halen Bağ-Kur’da 135 trilyon lira, SSK da ise 70 trilyon liraya ulaşan günü geçmiş alacakları bulunmaktadır.

 

Dikkatlere sunduğumuz tablonun doğal sonucu, gerek Bağ-Kur ve gerekse de SSK ve Kamu Kurum ve Kuruluşları ile anlaşmalı eczacıların anlaşmalarda belirtilen ödeme sürelerini çok aşan aksamalar nedeniyle hizmeti sürdüremez noktaya gelmesidir.

 

Artık “rutin” hale gelen geri ödeme problemleri ve krizin diğer etkileri nedeniyle ülke genelinde her 24 eczaneden biri kapanmış durumdayken, bu sayıyı daha da kabartacak bir süreci yaşıyoruz.

 

 

İlaç bedelini sosyal güvenlik kurumlarından tahsil edemeyen eczacı, dağıtım kanallarına aylık yüzde 12 gecikme faiziyle ödeme yapmak durumunda. Buna karşılık, eczacıların kamudan alacakları söz konusu olduğunda gecikme süresi ne olursa olsun, “mevzuat buna uygun değil!” gerekçesiyle gecikme faizi uygulanmamaktadır. Oysa hepinizin de bildiği gibi, İdare kendi alacakları söz konusu olduğunda, bindirilmiş faizlerle birlikte yer yer aylık yüzde ‘’yi de aşan gecikme faizleri uygulayabilmektedir.

 

Bir çare bulma gerekiyor

Sağlık hizmetinin kesintisiz sürdürülebilmesi için, toplumun önemli bölümünün sağlık güvencesini üstlenen Bağ-Kur, SSK ve Kamu Kurum ve Kuruluşlarındaki birikmiş eczacı alacaklarının süratle ödenmesi gerekiyor.

 

Türk Eczacıları Birliği Merkez Heyeti ve Eczacı Odası başkan ve yöneticilerinin tamamının katılımıyla 5 Ağustos 2002 günü Ankara’da gerçekleşen Başkanlar Danışma Toplantısı, geri ödeme sorununun çözülmemesi durumunda, sürece ağırlık koyma kararıyla noktalandı.

 

Bağ-Kur, SSK ve Kamu Kurum ve Kuruluşları tarafından eczane alacaklarının ödenmemesi, yalnızca ürettiği sağlık hizmeti ve emeği karşılığında varolabilen eczacıları son derece güç durumda bırakmıştır. Buna bağlı yaşanacak olası sorunlarda eczacıların sorumluluğunun da tümüyle ortadan kalkacağı bilinmelidir.

 

Türk Eczacıları Birliği Başkanlar Danışma Kurulu toplantısı kararı gereğince, eczane geri ödemelerinin bir an önce yapılmaması durumunda ilgili sosyal güvenlik kurumları hakkında icra işlemi başlatılacağını bildirmek isteriz.

 

Hiç arzulanmadığı halde sağlık hizmeti sunumunda sıkıntı yaratabilecek bu noktaya gelinmeden önce konuyu ilgili kurumların ve kamuoyunun dikkatine sunmak istiyoruz.

 

Kamu yönetiminin Avrupa Birliği’ne uyarlanma çabalarının yoğunlaştığı şu günlerde, ilaç alacakları sorununa çözüm getirilmesi, iflas noktasına sürüklenen eczacıları bir ölçüde rahatlatacağı gibi, geri ödeme sistemlerinin AB normlarına uygun düzenlenmesinde de belki bir başlangıç olacaktır.

 

 

 

 

 

İSTANBUL ECZACI ODASI

    YÖNETİM KURULU

Basın Duyurusu. BASIN AÇIKLAMASI Değerli Basın Mensupları, Bildiğiniz gibi, Avrupa Birliği’ne tam üyelik sürecinde ilginç ve bir o kadar da önemli gelişmelerin yaşandığı bir dönemden geçiyoruz. “Tren kaçtı, kaçıyor” derken, seçim atmosferi içinde gerçekleşmesi pek umulmayan gelişmeler oldu; AB standartlarını en azında belli alanlarda hayata geçirecek “uyum paketi” TBMM’den geçti. Bu gelişmeler, tüm topluma, tüm meslek gruplarına ve “İdare”ye Avrupa standartlarını öğrenme ve yeniden değerlendirme konusunda hem bir olanak ve hem de sorumluluk yüklüyor. Bilindiği gibi, AB haritasındaki sosyal örgütlenmenin en belirgin özelliklerinde biri de, sosyal güvenlik sistemlerinin bireyin “sağlıklı” yaşamasını sağlamaya yönelik kurgulanışıdır. Pazar merkezli yapılanmadan insan merkezli örgütlenmeye doğru hızla ilerleyen Avrupa Birliği “sosyal güvenlik” alanını da bu ilerleyişin gereklerine uygun biçimde düzenlemektedir. Bu çerçevede, sağlık hizmetinin sürekliliğini sağlayan en önemli unsurlardan biri olarak, ilaç bedellerinin geri ödemesinde kalıcı çözümler üretilmekte, ödeme süreci hızlandırılmaya çalışılmaktadır. Küçük bir örnekle; yıllardır Türk eczacılarının en büyük sıkıntısı olan “geri ödeme” konusu, Fransa’da “sadece dört gün içinde” tamamlanan bir uygulama haline çoktan gelmiştir. Yani bugün bir Fransız eczacısı, herhangi bir hastaya verdiği ilacın bedelini en çok dört gün içinde ilgili sosyal güvenlik kurumundan alabilmektedir. Türkiye’de Durum Bizde ise durum hayli farklı: Serbest eczanelerin Bağ-Kur güvenlik şemsiyesi altındaki hastalara verdiği ilaçların bedelinin, ithal ilaçta bir ay, yerli ilaçta en geç iki ay içinde; SSK güvenlik şemsiyesi altındaki hastalara verilen ilaç bedellerinin ise “faturanın kuruma tesliminden sonra en geç 30 gün içinde“ geri ödenmesi zorunluyken, bu süre bugün itibariyle Bağ-Kur’da “105-110 gün”lere, SSK’da 60 güne çıkmış durumda. Kamu Kurum ve kuruluşlarında ise 60-90 güne varan gecikmeler söz konusudur. Yani, geri ödemelerde 1.5 ay ve üzeri gecikmeler söz konusu. Bu gecikmelere bağlı olarak, ülke genelindeki serbest eczacıların halen Bağ-Kur’da 135 trilyon lira, SSK da ise 70 trilyon liraya ulaşan günü geçmiş alacakları bulunmaktadır. Dikkatlere sunduğumuz tablonun doğal sonucu, gerek Bağ-Kur ve gerekse de SSK ve Kamu Kurum ve Kuruluşları ile anlaşmalı eczacıların anlaşmalarda belirtilen ödeme sürelerini çok aşan aksamalar nedeniyle hizmeti sürdüremez noktaya gelmesidir. Artık “rutin” hale gelen geri ödeme problemleri ve krizin diğer etkileri nedeniyle ülke genelinde her 24 eczaneden biri kapanmış durumdayken, bu sayıyı daha da kabartacak bir süreci yaşıyoruz. İlaç bedelini sosyal güvenlik kurumlarından tahsil edemeyen eczacı, dağıtım kanallarına aylık yüzde 12 gecikme faiziyle ödeme yapmak durumunda. Buna karşılık, eczacıların kamudan alacakları söz konusu olduğunda gecikme süresi ne olursa olsun, “mevzuat buna uygun değil!” gerekçesiyle gecikme faizi uygulanmamaktadır. Oysa hepinizin de bildiği gibi, İdare kendi alacakları söz konusu olduğunda, bindirilmiş faizlerle birlikte yer yer aylık yüzde ‘’yi de aşan gecikme faizleri uygulayabilmektedir. Bir çare bulma gerekiyor Sağlık hizmetinin kesintisiz sürdürülebilmesi için, toplumun önemli bölümünün sağlık güvencesini üstlenen Bağ-Kur, SSK ve Kamu Kurum ve Kuruluşlarındaki birikmiş eczacı alacaklarının süratle ödenmesi gerekiyor. Türk Eczacıları Birliği Merkez Heyeti ve Eczacı Odası başkan ve yöneticilerinin tamamının katılımıyla 5 Ağustos 2002 günü Ankara’da gerçekleşen Başkanlar Danışma Toplantısı, geri ödeme sorununun çözülmemesi durumunda, sürece ağırlık koyma kararıyla noktalandı. Bağ-Kur, SSK ve Kamu Kurum ve Kuruluşları tarafından eczane alacaklarının ödenmemesi, yalnızca ürettiği sağlık hizmeti ve emeği karşılığında varolabilen eczacıları son derece güç durumda bırakmıştır. Buna bağlı yaşanacak olası sorunlarda eczacıların sorumluluğunun da tümüyle ortadan kalkacağı bilinmelidir. Türk Eczacıları Birliği Başkanlar Danışma Kurulu toplantısı kararı gereğince, eczane geri ödemelerinin bir an önce yapılmaması durumunda ilgili sosyal güvenlik kurumları hakkında icra işlemi başlatılacağını bildirmek isteriz. Hiç arzulanmadığı halde sağlık hizmeti sunumunda sıkıntı yaratabilecek bu noktaya gelinmeden önce konuyu ilgili kurumların ve kamuoyunun dikkatine sunmak istiyoruz. Kamu yönetiminin Avrupa Birliği’ne uyarlanma çabalarının yoğunlaştığı şu günlerde, ilaç alacakları sorununa çözüm getirilmesi, iflas noktasına sürüklenen eczacıları bir ölçüde rahatlatacağı gibi, geri ödeme sistemlerinin AB normlarına uygun düzenlenmesinde de belki bir başlangıç olacaktır. İSTANBUL ECZACI ODASI YÖNETİM KURULU