Çerez Ayarları

Web sitemizdeki içeriklerden en iyi şekilde yararlanmanızı sağlamak için 6698 Sayılı Kişisel Verilerin korunması Kanunu'na (KVKK) ve Avrupa Birliği Veri Koruma Tüzüğü'ne (GDPR) uygun olarak çerezleri kullanıyoruz. Sitenin düzgün çalışması için gerekli zorunlu çerezlerin kullanılmasını istemiyorsanız ziyaretinizi sonlandırmalısınız. Diğer çerezler yönünden ise lütfen tercihlerinizi belirleyiniz.

Analitik Çerezler

Kişisel Veri Saklama ve İmha Politikası


Bu işlem birkaç saniye sürebilir lütfen bekleyiniz.

Basın Toplantısında Eylem Takvimini Açıkladık




İstanbul Eczacı Odası Yönetim Kurulu, bugün (Perşembe) saat 12.00'de Oda Merkezinde bir basın toplantısı yaparak Türk Eczacıları Birliği (TEB) ve 51 Eczacı Odası tarafından oluşturulan eylem takvimini açıkladı.

Basın toplantısında TEB Merkez Heyeti imzalı ortak basın açıklaması ile İstanbul Eczacı Odası Yönetim Kurulu imzalı basın açıklaması okundu. İki metni de aşağıda bilgilerinize sunuyoruz.

 

 

04.12.2008

 

BASINA VE KAMUOYUNA

 

ECZACILAR KÖLELİK YASASINA KARŞI ALANLARA ÇIKIYOR!

Meclis'e Getirilmek İstenen 6197 Sayılı Eczacılar ve Eczaneler Hakkında Kanun Taslağı Kabul Edilemez!

 

Taslakta, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk defa "Eczacı-Eczacı Ortaklığı" yer alıyor. Eczane zincirleri açmak için sırada bekleyen sermaye gruplarına gün doğuracak bu yasa taslağını bu şekliyle Meclis'ten geçirmelerine izin vermeyeceğiz!


Bu yasayı gündeme getirenler iyi niyetli ve samimi değiller. Zincir Eczane hayalleri peşindeler. Bu yasayı gündeme getirenler, "eczacı olmayanlar da eczane açsın" diye Meclis'e teklif sunanlar... Muvazaayı yasal hale getirmeyi başaramayanlar, şimdi "eczacı-eczacı ortaklığı" diyerek muvazaayı yasallaştıracaklar.

Mesleğimizin etik ve deontolojik kurallarını yok etmek istiyorlar. Mesleğimizi ve hastalarımızı, şirket mantığına ve serbest ticaretin insafına terk etmemizi istiyorlar.

Bizleri Eczacı Odasına değil, Ticaret Odasına bağımlı kılmak istiyorlar. Bizleri ortaklık ve ticaret adı altında birbirimize kırdırmak istiyorlar. Bizleri kâr ve zarar hesapları içinde yok edecekler. Önce "eczacı-eczacı ortaklığı" diyecekler, sonra zincir eczaneyi gündeme getirecekler.

Meslek örgütleri durmadan dava açıyor, "İşimizi yapamıyoruz" diyor Başbakan. Meslek örgütlerinden rahatsızlar. Meslek örgütlerimiz nedeni ile "işlerini" yapamıyorlar. Muvazaanın önünde tek engel olarak duran ve direnen Meslek Odalarımızdan rahatsızlar. O yüzden eczaneye ruhsat verme aşamasında Odaları devreden çıkarmayı hayal ediyorlar. Bırakınız açsınlar mantığı ile her gelene ruhsat vermek istiyorlar.

Büyük sermaye grupları şimdiden hazırlanıyor. Zincir eczane projeleri hazır. Bunları biliyoruz.

Bu yasa değişikliğini ve "eczacı-eczacı ortaklığı"nı gündeme getirenler güya eczacının sermaye ve istihdam sorununa çözüm getirmeyi amaçlıyorlar(mış)! O halde soruyoruz, eczacılık ve eczacı hakkında bu kadar iyi niyetli iseler;

  • Niçin yıllardır stoklarımızı bedelsiz kamulaştırıyorlar?
  • Ödemelerimizi alabilmek için bizleri aylarca niçin bekletiyorlar?
  • Niçin reçetelerin geri ödenme koşullarına içinden çıkılmaz kurallar getirip hem hastayı hem de eczacıyı mağdur ediyorlar?
  • Bizleri niçin Sosyal Güvenlik Kurumu'nun tahsildarı haline getirdiler?

"Eczacı-eczacı ortaklığı" ile Avrupa Birliği'ne uyum sağlayacaklarmış. Niye önce eczacının "meslek hakkı" konusunda Avrupa Birliği'ne uyum sağlamıyorlar?

- Eczacı olmadan hizmet veren hastane eczaneleri...

- Saatlerce işlemeyen, kilitlenen provizyon sistemleri ile mağdur olan eczacı ve hastalar...

- 2 liralık ilaç için bizlere tahsil ettirilen 10 liralık muayene ücretleri...

- Emsali görülmemiş bir fütursuzlukla ve hukuksuzlukla yıllardır kamulaştırılan eczane stoklarımız...

Niye önce bunları düzelterek uyum sağlamıyorsunuz Avrupa Birliği'ne?

Avrupa Birliği'nde 3 Bakanın altına imza attığı bir Protokol yok sayılabiliyor mu?

Eczacı- eczacı ortaklığı ile sermaye ve istihdam sorunumuzu çözeceklermiş! Onlara inanmıyoruz! Onları samimi bulmuyoruz! 6197 sayılı yasa tasarısını kabul etmiyoruz!

Mesleğimizi yok edecek bu sürece karşı üst örgütümüz Türk Eczacıları Birliği'nin önderliğinde oluşturduğumuz eylem takvimine göre:

  • - 16 Aralık Salı günü Sağlık Bakanlığı önünde TEB Merkez Heyeti ve 51 Eczacı Odası Başkanının katılacağı bir basın açıklaması gerçekleştireceğiz.
  • - 18 Aralık Perşembe günü gazetelerde, sorunlarımıza dikkat çeken ilanımız yayınlanacak.
  • - 21 Aralık'ta Ankara'da onbinlerce eczacı, eczane çalışanı ve ailelerinin katılımıyla BÜYÜK ECZACI MİTİNGİ düzenleyeceğiz.

Eğer bu taslak geri çekilmez de bu şekliyle komisyondan geçirilip Meclis'e getirilirse, bilsinler ki yasa Genel Kurul'a geldiği gün İstanbul'da, tüm eczanelerin kepenkleri kapanacak.

Ayrıca;

Şimdiye dek sağlıkta dönüşümün finansörü olan eczacılar olarak uyarıyoruz:

İlaç hizmetini sürdürebilmek için, YAŞAMAK ve YAŞATMAK İÇİN;

1) 6197 sayılı yasa tasarısı geri çekilecek!

2) Firmaların sanayi iskontoları bizim üzerimizden uygulanmayacak!

2) Geri ödemelerimizde avans uygulaması olmayacak!

3) Muayene ücretlerinin bizim aracılığımızla tahsilatına son verilecek!

4) Reçete Dağıtım Sistemleri, Tebliğlerle uygulamaya konulacak!

5) TEB'in bizleri temsilen Kurumlarla Protokol yapma yetkisi Tebliğlerde yer alacak!

6) Ve en önemlisi, eczacıya artık reçetede yer alan ilaçlar için kutu başına hesaplanacak bir MESLEK HAKKI verilecek!

Eğer bu şartlar kabul görmüyorsa eczacılar, Sosyal Güvenlik Kurumu ile hiçbir şekilde Protokol imzalamayarak, anlaşmasız döneme girecekler!

 

İSTANBUL ECZACI ODASI
YÖNETİM KURULU

 

 

4 Aralık 2008

BASIN AÇIKLAMASI

ARTIK YETER!

ECZANELER YANGIN YERİ

 

Basına ve Kamuoyuna;

Türkiye'de 72 milyon nüfusa sağlık ve ilaç hizmeti veren 28.000 eczacı olarak bıçağın kemiğe dayandığı günler geçiriyoruz. Sağlık politikasının adı ilaçta tasarruf olunca, hem hastalarımızın sağlığı hem de eczanelerimizin geleceği açısından tehlike büyüyor.

Sağlıkta Dönüşüm Programı'nın 2004'te uygulamaya konması ile birlikte, sağlık harcamaları içinde ilaç dışı harcamaların payı önemli ölçüde arttı. Buna rağmen sadece ilaçta tasarruf önlemleri uygulanmaya başlandı. Oysa Türkiye, benzerleri arasında kişi başına ilaç harcaması en düşük olan ülkelerden biridir. Fakat, tasarruf önlemleri ile birlikte hastaların ilaca ulaşması engelleniyor. Bunun yanında, biz eczacılar da her gün değişen uygulamalar, üzerimize binen ek yüklerle birlikte ilaçta tasarrufun bedelini ödüyoruz. Biz, muayene ücreti tahsildarlığı yapmak değil, sağlık hizmeti vermek istiyoruz. Özellikle konsolide bütçe ve yeşil kartta ilacın bedeli çoğu zaman geç ödeniyor. Şimdi bir de avans adı altında bizim hastalarımıza ulaştırdığımız ilacın %75-90'ının 80 gün sonra, geri kalanının belirsiz bir zamanda ödenmesi tehlikesi ile karşı karşıyayız. Çok açıktır ki, avans sistemi, eczanelerin kapısına kilit vurulması demek.

Kamuya ilaç verdiğimizde yaptığımız eczacı ıskontolarının yanı sıra, kamu kurum ıskontosu adı altında yeni bir ıskonto vermek zorunda bırakıldık.

Eczaneler dört yıldır ayakta kalma mücadelesi veriyor. Eczanelerin üçte biri, "yakın kapanma tehlikesi" ile karşı karşıya. Hükümet, eczanelerin verdiği danışmanlık ve ilaç hizmetini umursamıyor. Devlet serbest eczaneyi gerçek sağlık hizmet sunucusu olarak görmüyor, "tedarikçi aktör"lerden biri olarak konumlandırıyor. Oysa eczaneler yaygınlıkları ve eczacılar sundukları danışmanlık hizmeti ile sağlık sisteminin önemli bir parçasıdır. Sağlık sisteminin giriş kapısı ve son halkası olarak eczacılar, vazgeçilmez sağlık çalışanlarıdır.

Son günlerde de 6197 sayılı eczacılık temel yasasına eczacı-eczacı ortaklığı konularak, eczanelerin şirketleşmesinin, tek elde toplanmasının ve el değiştirmesinin önü açılıyor. Korkumuz o ki, o eller eczacının elleri olmayacak. Türkiye'nin büyüyen ilaç pazarındaki payını artırmak isteyen çok uluslu şirketlerin elleri olacak.

Bizler, eczacıyız. Mahalledeki, köşe başındaki, halka en yakın sağlık danışmanıyız.

Bilgimizle, eğitimimizle ve eczanelerimizle hastalarımıza hizmet vermek için çabalıyoruz.

Fakat hem meslek örgütümüzü, hem de 28.000 eczacının taleplerini dinlemiyorlar. Kamu, ve hatta Bakanlar verdikleri sözleri tutmadılar, imzalarını reddettiler. Bilindiği gibi, Temmuz ayında uzun süren görüşmeler sonucunda Bakanlar kamu kurum iskontolarını eczanelerin üzerinden almaya üstelik imza atarak söz vermişlerdi. Ancak, bu sözlerinin gereğini yerine getirmediler. Üstüne üstlük, SGK tamamen kamu yararı ve hasta sağlığı için gerçekleştirdiğimiz bazı reçetelerin eşit dağıtımı sistemini tek taraflı ve hukuksuz biçimde iptal etti. Hatta Türk Eczacıları Birliği Kanunu ile Birliğimize verilmiş olan yetkiye karşılık, Sağlık Uygulama Tebliği'nden, Birliğimiz ile Kurum arasında imzalanan protokol doğrultusunda eczaneler ile sözleşme yapılacağı ifadesini çıkardı. Bilinmeli ki, Türk Eczacıları Birliği Kanunu, sadece Türk Eczacıları Birliği'nin kanunu değildir. Tüm kurumları da bağlayıcıdır.

 

Bugünlerde yine Sosyal Güvenlik Kurumu ile görüşme masasındayız.  31 Aralık 2008 tarihine kadar yeni bir sözleşme imzalanmazsa Sosyal Güvenlik Kurumu hak sahipleri ilaçlarını eczanelerden alamayacak.

Bizler;

Halkımızın sağlığını korumak için,

Halkımıza sağlık ve ilaç hizmeti sunmaya devam etmek için,

Eczanelerimizin kapanmaması için,

YAŞAMAK ve YAŞATMAK için,

Temel taleplerimizin karşılanmasını bekliyoruz.

Eczacılık temel yasasının şirketlerin değil, bu mesleği yapan eczacıların ihtiyaçlarına yanıt verecek şekilde değiştirilmesini istiyoruz.

İlaç Fiyat Kararnamesi'nin 2004'ten beri değişmeyen karlılık kademelerinin ve oranlarının günün gereklerine uygun bir biçimde yeniden düzenlenmesini istiyoruz.

Yeşil kart ve konsolide bütçeye bağlı hak sahiplerinin reçete geri ödemelerinin zamanında yapılmasını istiyoruz.

Bizler, bu taleplerimizi pek çok platformda dile getirdik ama kesinlikle karşılık alamadık.

Sözün bittiği yerdeyiz.

Bu nedenle, 21 Aralık 2008'de, Ankara'da, tüm eczacılarımızın, eczane çalışanlarının ve hastalarımızın katılacağı bir yürüyüş ve ardından miting düzenleyeceğiz.

Tüm diğer meslek ve emek örgütlerinin, bizimle birlikte bu bedeli ödeyen eczanelerimiz çalışanlarının ve halkımızın bize destek vereceğine inanıyoruz.

TÜRK ECZACILARI BİRLİĞİ

MERKEZ HEYETİ

Basın Toplantısında Eylem Takvimini Açıkladık. İstanbul Eczacı Odası Yönetim Kurulu, bugün (Perşembe) saat 12.00'de Oda Merkezinde bir basın toplantısı yaparak Türk Eczacıları Birliği (TEB) ve 51 Eczacı Odası tarafından oluşturulan eylem takvimini açıkladı. Basın toplantısında TEB Merkez Heyeti imzalı ortak basın açıklaması ile İstanbul Eczacı Odası Yönetim Kurulu imzalı basın açıklaması okundu. İki metni de aşağıda bilgilerinize sunuyoruz. 04.12.2008 BASINA VE KAMUOYUNA ECZACILAR KÖLELİK YASASINA KARŞI ALANLARA ÇIKIYOR! Meclis'e Getirilmek İstenen 6197 Sayılı Eczacılar ve Eczaneler Hakkında Kanun Taslağı Kabul Edilemez! Taslakta, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk defa "Eczacı-Eczacı Ortaklığı" yer alıyor. Eczane zincirleri açmak için sırada bekleyen sermaye gruplarına gün doğuracak bu yasa taslağını bu şekliyle Meclis'ten geçirmelerine izin vermeyeceğiz! Bu yasayı gündeme getirenler iyi niyetli ve samimi değiller. Zincir Eczane hayalleri peşindeler. Bu yasayı gündeme getirenler, "eczacı olmayanlar da eczane açsın" diye Meclis'e teklif sunanlar... Muvazaayı yasal hale getirmeyi başaramayanlar, şimdi "eczacı-eczacı ortaklığı" diyerek muvazaayı yasallaştıracaklar. Mesleğimizin etik ve deontolojik kurallarını yok etmek istiyorlar. Mesleğimizi ve hastalarımızı, şirket mantığına ve serbest ticaretin insafına terk etmemizi istiyorlar. Bizleri Eczacı Odasına değil, Ticaret Odasına bağımlı kılmak istiyorlar. Bizleri ortaklık ve ticaret adı altında birbirimize kırdırmak istiyorlar. Bizleri kâr ve zarar hesapları içinde yok edecekler. Önce "eczacı-eczacı ortaklığı" diyecekler, sonra zincir eczaneyi gündeme getirecekler. Meslek örgütleri durmadan dava açıyor, "İşimizi yapamıyoruz" diyor Başbakan. Meslek örgütlerinden rahatsızlar. Meslek örgütlerimiz nedeni ile "işlerini" yapamıyorlar. Muvazaanın önünde tek engel olarak duran ve direnen Meslek Odalarımızdan rahatsızlar. O yüzden eczaneye ruhsat verme aşamasında Odaları devreden çıkarmayı hayal ediyorlar. Bırakınız açsınlar mantığı ile her gelene ruhsat vermek istiyorlar. Büyük sermaye grupları şimdiden hazırlanıyor. Zincir eczane projeleri hazır. Bunları biliyoruz. Bu yasa değişikliğini ve "eczacı-eczacı ortaklığı"nı gündeme getirenler güya eczacının sermaye ve istihdam sorununa çözüm getirmeyi amaçlıyorlar(mış)! O halde soruyoruz, eczacılık ve eczacı hakkında bu kadar iyi niyetli iseler; Niçin yıllardır stoklarımızı bedelsiz kamulaştırıyorlar? Ödemelerimizi alabilmek için bizleri aylarca niçin bekletiyorlar? Niçin reçetelerin geri ödenme koşullarına içinden çıkılmaz kurallar getirip hem hastayı hem de eczacıyı mağdur ediyorlar? Bizleri niçin Sosyal Güvenlik Kurumu'nun tahsildarı haline getirdiler? "Eczacı-eczacı ortaklığı" ile Avrupa Birliği'ne uyum sağlayacaklarmış. Niye önce eczacının "meslek hakkı" konusunda Avrupa Birliği'ne uyum sağlamıyorlar? - Eczacı olmadan hizmet veren hastane eczaneleri... - Saatlerce işlemeyen, kilitlenen provizyon sistemleri ile mağdur olan eczacı ve hastalar... - 2 liralık ilaç için bizlere tahsil ettirilen 10 liralık muayene ücretleri... - Emsali görülmemiş bir fütursuzlukla ve hukuksuzlukla yıllardır kamulaştırılan eczane stoklarımız... Niye önce bunları düzelterek uyum sağlamıyorsunuz Avrupa Birliği'ne? Avrupa Birliği'nde 3 Bakanın altına imza attığı bir Protokol yok sayılabiliyor mu? Eczacı- eczacı ortaklığı ile sermaye ve istihdam sorunumuzu çözeceklermiş! Onlara inanmıyoruz! Onları samimi bulmuyoruz! 6197 sayılı yasa tasarısını kabul etmiyoruz! Mesleğimizi yok edecek bu sürece karşı üst örgütümüz Türk Eczacıları Birliği'nin önderliğinde oluşturduğumuz eylem takvimine göre: - 16 Aralık Salı günü Sağlık Bakanlığı önünde TEB Merkez Heyeti ve 51 Eczacı Odası Başkanının katılacağı bir basın açıklaması gerçekleştireceğiz. - 18 Aralık Perşembe günü gazetelerde, sorunlarımıza dikkat çeken ilanımız yayınlanacak. - 21 Aralık'ta Ankara'da onbinlerce eczacı, eczane çalışanı ve ailelerinin katılımıyla BÜYÜK ECZACI MİTİNGİ düzenleyeceğiz. Eğer bu taslak geri çekilmez de bu şekliyle komisyondan geçirilip Meclis'e getirilirse, bilsinler ki yasa Genel Kurul'a geldiği gün İstanbul'da, tüm eczanelerin kepenkleri kapanacak. Ayrıca; Şimdiye dek sağlıkta dönüşümün finansörü olan eczacılar olarak uyarıyoruz: İlaç hizmetini sürdürebilmek için, YAŞAMAK ve YAŞATMAK İÇİN; 1) 6197 sayılı yasa tasarısı geri çekilecek! 2) Firmaların sanayi iskontoları bizim üzerimizden uygulanmayacak! 2) Geri ödemelerimizde avans uygulaması olmayacak! 3) Muayene ücretlerinin bizim aracılığımızla tahsilatına son verilecek! 4) Reçete Dağıtım Sistemleri, Tebliğlerle uygulamaya konulacak! 5) TEB'in bizleri temsilen Kurumlarla Protokol yapma yetkisi Tebliğlerde yer alacak! 6) Ve en önemlisi, eczacıya artık reçetede yer alan ilaçlar için kutu başına hesaplanacak bir MESLEK HAKKI verilecek! Eğer bu şartlar kabul görmüyorsa eczacılar, Sosyal Güvenlik Kurumu ile hiçbir şekilde Protokol imzalamayarak, anlaşmasız döneme girecekler! İSTANBUL ECZACI ODASIYÖNETİM KURULU 4 Aralık 2008 BASIN AÇIKLAMASI ARTIK YETER! ECZANELER YANGIN YERİ Basına ve Kamuoyuna; Türkiye'de 72 milyon nüfusa sağlık ve ilaç hizmeti veren 28.000 eczacı olarak bıçağın kemiğe dayandığı günler geçiriyoruz. Sağlık politikasının adı ilaçta tasarruf olunca, hem hastalarımızın sağlığı hem de eczanelerimizin geleceği açısından tehlike büyüyor. Sağlıkta Dönüşüm Programı'nın 2004'te uygulamaya konması ile birlikte, sağlık harcamaları içinde ilaç dışı harcamaların payı önemli ölçüde arttı. Buna rağmen sadece ilaçta tasarruf önlemleri uygulanmaya başlandı. Oysa Türkiye, benzerleri arasında kişi başına ilaç harcaması en düşük olan ülkelerden biridir. Fakat, tasarruf önlemleri ile birlikte hastaların ilaca ulaşması engelleniyor. Bunun yanında, biz eczacılar da her gün değişen uygulamalar, üzerimize binen ek yüklerle birlikte ilaçta tasarrufun bedelini ödüyoruz. Biz, muayene ücreti tahsildarlığı yapmak değil, sağlık hizmeti vermek istiyoruz. Özellikle konsolide bütçe ve yeşil kartta ilacın bedeli çoğu zaman geç ödeniyor. Şimdi bir de avans adı altında bizim hastalarımıza ulaştırdığımız ilacın %75-90'ının 80 gün sonra, geri kalanının belirsiz bir zamanda ödenmesi tehlikesi ile karşı karşıyayız. Çok açıktır ki, avans sistemi, eczanelerin kapısına kilit vurulması demek. Kamuya ilaç verdiğimizde yaptığımız eczacı ıskontolarının yanı sıra, kamu kurum ıskontosu adı altında yeni bir ıskonto vermek zorunda bırakıldık. Eczaneler dört yıldır ayakta kalma mücadelesi veriyor. Eczanelerin üçte biri, "yakın kapanma tehlikesi" ile karşı karşıya. Hükümet, eczanelerin verdiği danışmanlık ve ilaç hizmetini umursamıyor. Devlet serbest eczaneyi gerçek sağlık hizmet sunucusu olarak görmüyor, "tedarikçi aktör"lerden biri olarak konumlandırıyor. Oysa eczaneler yaygınlıkları ve eczacılar sundukları danışmanlık hizmeti ile sağlık sisteminin önemli bir parçasıdır. Sağlık sisteminin giriş kapısı ve son halkası olarak eczacılar, vazgeçilmez sağlık çalışanlarıdır. Son günlerde de 6197 sayılı eczacılık temel yasasına eczacı-eczacı ortaklığı konularak, eczanelerin şirketleşmesinin, tek elde toplanmasının ve el değiştirmesinin önü açılıyor. Korkumuz o ki, o eller eczacının elleri olmayacak. Türkiye'nin büyüyen ilaç pazarındaki payını artırmak isteyen çok uluslu şirketlerin elleri olacak. Bizler, eczacıyız. Mahalledeki, köşe başındaki, halka en yakın sağlık danışmanıyız. Bilgimizle, eğitimimizle ve eczanelerimizle hastalarımıza hizmet vermek için çabalıyoruz. Fakat hem meslek örgütümüzü, hem de 28.000 eczacının taleplerini dinlemiyorlar. Kamu, ve hatta Bakanlar verdikleri sözleri tutmadılar, imzalarını reddettiler. Bilindiği gibi, Temmuz ayında uzun süren görüşmeler sonucunda Bakanlar kamu kurum iskontolarını eczanelerin üzerinden almaya üstelik imza atarak söz vermişlerdi. Ancak, bu sözlerinin gereğini yerine getirmediler. Üstüne üstlük, SGK tamamen kamu yararı ve hasta sağlığı için gerçekleştirdiğimiz bazı reçetelerin eşit dağıtımı sistemini tek taraflı ve hukuksuz biçimde iptal etti. Hatta Türk Eczacıları Birliği Kanunu ile Birliğimize verilmiş olan yetkiye karşılık, Sağlık Uygulama Tebliği'nden, Birliğimiz ile Kurum arasında imzalanan protokol doğrultusunda eczaneler ile sözleşme yapılacağı ifadesini çıkardı. Bilinmeli ki, Türk Eczacıları Birliği Kanunu, sadece Türk Eczacıları Birliği'nin kanunu değildir. Tüm kurumları da bağlayıcıdır. Bugünlerde yine Sosyal Güvenlik Kurumu ile görüşme masasındayız. 31 Aralık 2008 tarihine kadar yeni bir sözleşme imzalanmazsa Sosyal Güvenlik Kurumu hak sahipleri ilaçlarını eczanelerden alamayacak. Bizler; Halkımızın sağlığını korumak için, Halkımıza sağlık ve ilaç hizmeti sunmaya devam etmek için, Eczanelerimizin kapanmaması için, YAŞAMAK ve YAŞATMAK için, Temel taleplerimizin karşılanmasını bekliyoruz. Eczacılık temel yasasının şirketlerin değil, bu mesleği yapan eczacıların ihtiyaçlarına yanıt verecek şekilde değiştirilmesini istiyoruz. İlaç Fiyat Kararnamesi'nin 2004'ten beri değişmeyen karlılık kademelerinin ve oranlarının günün gereklerine uygun bir biçimde yeniden düzenlenmesini istiyoruz. Yeşil kart ve konsolide bütçeye bağlı hak sahiplerinin reçete geri ödemelerinin zamanında yapılmasını istiyoruz. Bizler, bu taleplerimizi pek çok platformda dile getirdik ama kesinlikle karşılık alamadık. Sözün bittiği yerdeyiz. Bu nedenle, 21 Aralık 2008'de, Ankara'da, tüm eczacılarımızın, eczane çalışanlarının ve hastalarımızın katılacağı bir yürüyüş ve ardından miting düzenleyeceğiz. Tüm diğer meslek ve emek örgütlerinin, bizimle birlikte bu bedeli ödeyen eczanelerimiz çalışanlarının ve halkımızın bize destek vereceğine inanıyoruz. TÜRK ECZACILARI BİRLİĞİ MERKEZ HEYETİ