Web sitemizdeki içeriklerden en iyi şekilde yararlanmanızı sağlamak için 6698 Sayılı Kişisel Verilerin korunması Kanunu'na (KVKK) ve Avrupa Birliği Veri Koruma Tüzüğü'ne (GDPR) uygun olarak çerezleri kullanıyoruz. Sitenin düzgün çalışması için gerekli zorunlu çerezlerin kullanılmasını istemiyorsanız ziyaretinizi sonlandırmalısınız. Diğer çerezler yönünden ise lütfen tercihlerinizi belirleyiniz.
TEB Kayıt Tarihi: 23.02.2009 / 09:50 Görüntüleme: 3468
2009 yılı SGK Protokolü'nün imzalanmasının ardından 05.02.2009 tarihinde tüm eczacı kamuoyuna yönelik Oda sayfamız üzerinden yayımladığımız "2009 Protokolü Verdiğimiz Emeğin Karşılığı Değildir" başlıklı 2009 yılı Protokolü'nü irdeleyen yazımızda ödeme süresine ilişkin de eleştirilerde bulunmuş ve aynen şunları söylemiştik:
"Bugün Protokolde bu düzenlemeyi yapan Kurum, yarın örnekleme yöntemi ile de kontrolü tamamlayamadığını bahane ederek, ödemelerimizin %75 ile %90 arasındaki kısmını avans olarak ve ödeme süresini de 75 gün olarak belirleyerek geri ödeme yapacağını bildirebilir. Bilindiği üzere yasalar her zaman protokollerin üzerindedir. Kurum dilediğinde, yasayı uyguluyorum deme hakkına sahiptir. Eğer anlaşma yaptığınız kurum SGK ise, bu tehlike her zaman için vardır. 2009 yılı Protokolü'nde yer alan ve geri ödeme konusunu içeren hüküm, eczacı için hiçbir zaman güvence değildir."
Bugün gelinen nokta; İstanbul Eczacı Odası'nın bu konudaki öngörüsünde ne kadar haklı olduğunu net olarak ortaya koymaktadır.
5838 Sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun, 18.02.2009 tarihinde TBMM Genel Kurulu'nda kabul edilerek, TBMM'nin resmi internet sayfasında yayımlanmıştır.
İlgili Kanun'un, 2 nci Maddesi
MADDE 2- 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 97 nci maddesinin yedinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Sağlık hizmeti sunucuları, sunmuş oldukları hizmetlere ilişkin bir ay içinde düzenledikleri fatura ve eki belgeleri izleyen ayın onbeşine kadar Kuruma teslim ederler. Fatura teslim tarihi; süresi içinde teslim edilen faturalar için teslim edildiği ayın onbeşinci günü, süresi içinde teslim edilmeyen faturalar için ise teslim edildiği ayı takip eden ayın onbeşinci günü olarak kabul edilir. Fatura bedelinin tamamı, fatura teslim tarihinden itibaren, altmış gün içinde, sağlık hizmet sunucularına avans olarak ödenir. Fatura ve eki belgeler, fatura teslim tarihinden itibaren üç ay içinde incelenerek avans hesabı kapatılır. İnceleme süresinin takip eden mali yıla sirayet etmesi durumunda, avans artıkları hakkında 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununun 35 inci maddesindeki akreditiflere ilişkin hükümler uygulanır."
şeklinde yeniden düzenlenmiştir. Değişiklik, 5838 Sayılı Kanun'un Resmi Gazete'de yayımı tarihinde yürürlüğe girecektir.
2009 Protokolü yapılan bu düzenleme ile daha mürekkebi bile kurumadan değiştirilmiştir. TEB tarafından imzalanan son Protokole göre SGK nın reçete kontrolünü 60 günde tamamlayarak fatura tutarının tamamını ödemesi gerekirken, yapılan bu değişiklik ile uygulama yeniden avans şekline dönüştürülmüş ve reçete kontrolünün tamamlanma süresi 90 güne çıkarılmıştır
1 Ekim 2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Genel Sağlık Sigortası Yasasına göre eczanelere yapılacak ödemeler;
"Sağlık hizmeti sunucularına, tahakkuk etmiş alacaklarının % 75'i ila % 90'ı arasındaki tutar, faturaların teslim tarihinden itibaren en geç kırkbeş gün içinde alacaklarından mahsuben avans olarak ödenir. Doksan gün içinde de fatura ve eki belgelerin incelemesi tamamlanarak geri kalan tutar ödenir."
şeklinde olduğundan SGK'nın önerisi ile 2009 Protokolünde fatura bedellerinin tamamının ödenebilmesi için 45 gün içinde avans ödemesi yapılır ibaresi reçetelerin incelemesinin 60 günde tamamlanarak fatura tutarının tamamının ödenmesi şeklinde yeniden düzenlenmişti.
Ancak bizler SGK'nın birçok ilde reçete kontrolünü tamamlayamayacağını çok iyi bildiğimizden Sayın Bakanın verdiği söz doğrultusunda yasada bir değişiklik yapılarak eczacıların avans uygulaması dışında tutulmasını ve eskiden olduğu gibi reçete tesliminden sonra 45.günde %100 oranında avans ödemesi almasını ısrarla savunmuştuk.
Şimdi görülüyor ki reçete kontrolünün tamamlanamaması nedeniyle yasa değiştirilmiş ve tekrar %100 avansa dönülmüş ise sürenin de eskiden olduğu gibi 45 gün olması gerekirken 60 güne çıkarılmıştır. Yani nereden bakılırsa bakılsın eczacının hakkı yine gasp edilmiştir.
Aslında çok daha vahim olan bir başka durum ise yasa değişiklik talebinin başlangıçta aşağıda yer aldığı şekilde meclis gündemine gelmiş olması ve TEB Merkez Heyeti Başkanlık Divanının olaya kayıtsız kalmasıdır.
"Madde 97 -
..."Sağlık Hizmeti sunucuları sunmuş oldukları hizmetlere ilişkin fatura ve eki belgeleri Kurumun belirleyeceği tarihe kadar Kuruma teslim ederler. Teslim edilen fatura bedelinin tamamı fatura teslim tarihinden itibaren altmış gün içinde tahakkuk edecek alacaklarına mahsup edilmek üzere sağlık hizmeti sunucularına ödenebilir. Fatura ve eki belgeler üzerindeki incelemeler teslim tarihinden itibaren en geç altı ay içinde tamamlanarak avans hesabı kapatılır. Altı aylık inceleme süresinin takip eden mali yıla sirayet etmesi durumunda 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununun 35.maddesindeki akreditiflere ilişkin hükümler uygulanır "
Görüldüğü üzere yasa değişikliğinin ilk halinde 60 günlük avans ödeme süresinin "ödenebilir" olarak ifade edilmesi, bu 60 günlük sürenin de kesin bir süre olmaması durumunu ortaya çıkarıyor, reçete inceleme süresini de 6 aya yayıyordu. 2009 yılı Protokolünün 4.3.1 maddesinde "60 gün içinde incelenerek ödenir" hükmü varken yasada yapılan bu değişiklikle keyfiliğin önünü açan ödenebilir ifadesi her zaman eczacıların aleyhine kullanılabilecek bir durumdu. Kurum daha öncelerde olduğu gibi yine "kamusal yarar(!) görmesi ve duyduğu lüzum" üzerine ödeme süresinde 60 günü aşabilecekti. Diğer yandan 5510 sayılı yasanın eski halinde öngörülen 90 günlük inceleme süresi de altı aya çıkartılıyordu. Bu durum özellikle itiraz inceleme komisyonuna başvurulması halinde, iadelerin aylarca sonra yapılarak düzeltme imkanının kalmamasının ve ödemelerin inceleme süresince bloke edilebilmesi gibi yeni sorunların da önünü açacaktı.
Türk Eczacıları Birliği'nin Başkanlık Divanı bu gelişmeler sırasında sessizliğini korurken, TEB Merkez Heyeti'nde görev yapan arkadaşlarımız Ecz. Sait YÜCEL, Ecz. Sabih Tekin ÇAĞLAR ve Ecz. Çağatay ÇAKAR konuyla ilgili kendilerine ulaşan bilgi üzerine TBMM'ye giderek duruma müdahale etmişler, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sn. Faruk Çelik ve ilgili milletvekilleri ile görüşerek Yasanın yayınlanan son halini almasını ancak sağlayabilmişlerdir.
Alanlarda verdiği sözlerin arkasında duramayarak 2009 yılı Protokolü'nü imzalayanlar, bugün imzaladıkları Protokole bile sahip çıkma becerisini gösterememişlerdir.
Önümüzdeki süreçte gündeme gelecek olan ve mesleğimizi yakından ilgilendiren diğer yasa değişikliklerinde de Merkez Heyetimizin yeni Başkanlık Divanı, bugün sergilediği duyarsız ve sorumsuz tavrı sürdürmeye devam edecek midir?
Göreve başladığı ilk günden bu yana iş üretemeyen, sorunlara hakim olamayan ve gerekli kararlı tavırları gösteremeyen Başkanlık Divanı'nın sadece Saymanlık değişimi ile yeniden işlerlik kazanamayacağı son gelişmelerle net olarak ortaya çıkmıştır.
Bu nedenle önümüzdeki daha da zorlu süreçte bizleri bekleyen sorunlara çözüm üretecek, mesleğimize yönelik tehditleri zamanında algılayacak ve haklarımızı sonuna kadar savunarak bizleri ortada bırakmayacak ve en önemlisi tüm eczacılara güven verecek yeni bir yönetim anlayışına ivedilikle ihtiyaç vardır.
Ancak Türk Eczacıları Birliği Merkez Heyetine hakim olan mevcut anlayışın eczacı kamuoyunun yukarıdaki beklentilerini hayata geçirmesi mümkün değildir.
Saygılarımızla
İstanbul Eczacı Odası
Yönetim Kurulu
16.12.2025 / 11:50 773
17.12.2025 / 13:13 729
16.12.2025 / 11:42 688
15.12.2025 / 09:30 593
18.12.2025 / 11:11 532