Çerez Ayarları

Web sitemizdeki içeriklerden en iyi şekilde yararlanmanızı sağlamak için 6698 Sayılı Kişisel Verilerin korunması Kanunu'na (KVKK) ve Avrupa Birliği Veri Koruma Tüzüğü'ne (GDPR) uygun olarak çerezleri kullanıyoruz. Sitenin düzgün çalışması için gerekli zorunlu çerezlerin kullanılmasını istemiyorsanız ziyaretinizi sonlandırmalısınız. Diğer çerezler yönünden ise lütfen tercihlerinizi belirleyiniz.

Analitik Çerezler

Kişisel Veri Saklama ve İmha Politikası


Bu işlem birkaç saniye sürebilir lütfen bekleyiniz.

Halk Haklarına Sahip Çıkıyor!

Toplumun son on yılda, demokrasi, hukuk, özgürlük, sağlık gibi temel konularda biriken sorunlarını yaratanlar, görünen o ki bugün bireysel alana müdahale etmekten çekinmemektedir; kişisel hak ve özgürlükler yok edilmek istenmektedir. Kurulmaya çalışılan baskı rejimi ile insanların özel yaşam alanları ve hayat tarzları tehdit altındadır.

 

Bugüne kadar sivil toplumu görmezden gelenler, “ben yaptım oldu” anlayışı ile yönetmenin erdem olduğunu sananlar ve toplumda ortak bir iradeyi oluşturamayanlar doğaldır ki o toplum tarafından eleştirilirler, protesto edilirler.

 

Bugün ülke genelinde milyonlarca insan haklı taleplerini siyasi, mesleki, sendikal, mezhepsel, coğrafi farklılıklarını bir kenara bırakarak sadece yurttaş bilinciyle ortaya koymaktadır. Yazılı ve görsel basının tüm sansür girişimlerine rağmen milyonlar gerek Taksim Meydanında, gerekse bulundukları mahallelerde protestolarını yapmakta, geceleri yürüyüşlere katılarak tencere, kapak, kaşık çalmakta, evde kalanlar ise ışıklarını yakıp söndürerek tepkilerini ortaya koymaktadırlar.

 

Taksim Gezi Parkı’nda bir grup çevre gönüllüsünün duyarlılığı ile başlayan protestolar orantısız güç kullanımları ve kamu yönetiminin akıl almaz müdahaleleri nedeniyle halka halka genişleyerek tüm ülkeye yayılmıştır.

 

Bugün ortaya çıkan büyük tepki; siyasi otoritenin, toplumun sözcüsü konumundaki tüm sivil toplum kuruluşlarını yok sayma, değer vermeme, dinlememe, sindirme, baskı kurma, etkisizleştirme politikaları ile kendini gösteren halktan kopuş sürecinin sonucudur.

 

31 Mayıs 2013 sadece ayın sonu değil aynı zamanda halkın uyanışının ve toplumsal değişimin başladığı gündür.

 

Bugünden sonra toplum dinamikleri ile örtüşmeyen her dayatma ortak tepkinin oluşmasına neden olacak, artık kimse kendini halkın önüne koyamayacaktır.

 

Protestoculara uygulanan müdahale yönteminin ve şiddetinin her ilde benzer olması bizlere bu orantısız güç kullanımının sorumlularının sadece emniyet müdürleri ve valiler olmadığını, bu şiddetin siyasi otoritenin talimatı ile uygulandığını göstermektedir.

 

Toplumun duyarlılığının hâlâ farkında olmayan, yapılan yanlışları sorgulayıp düzeltmek yerine gerilimi artıracak beyanlarda bulunanlar bir an evvel bu anlayışlarından vazgeçmelidirler. Protestoculara yapılan müdahaleler derhal durdurularak toplum üzerindeki baskılar kaldırılmalıdır.

İstanbul Eczacı Odası
Yönetim Kurulu

 

Halk Haklarına Sahip Çıkıyor!. Toplumun son on yılda, demokrasi, hukuk, özgürlük, sağlık gibi temel konularda biriken sorunlarını yaratanlar, görünen o ki bugün bireysel alana müdahale etmekten çekinmemektedir; kişisel hak ve özgürlükler yok edilmek istenmektedir. Kurulmaya çalışılan baskı rejimi ile insanların özel yaşam alanları ve hayat tarzları tehdit altındadır. Bugüne kadar sivil toplumu görmezden gelenler, “ben yaptım oldu” anlayışı ile yönetmenin erdem olduğunu sananlar ve toplumda ortak bir iradeyi oluşturamayanlar doğaldır ki o toplum tarafından eleştirilirler, protesto edilirler. Bugün ülke genelinde milyonlarca insan haklı taleplerini siyasi, mesleki, sendikal, mezhepsel, coğrafi farklılıklarını bir kenara bırakarak sadece yurttaş bilinciyle ortaya koymaktadır. Yazılı ve görsel basının tüm sansür girişimlerine rağmen milyonlar gerek Taksim Meydanında, gerekse bulundukları mahallelerde protestolarını yapmakta, geceleri yürüyüşlere katılarak tencere, kapak, kaşık çalmakta, evde kalanlar ise ışıklarını yakıp söndürerek tepkilerini ortaya koymaktadırlar. Taksim Gezi Parkı’nda bir grup çevre gönüllüsünün duyarlılığı ile başlayan protestolar orantısız güç kullanımları ve kamu yönetiminin akıl almaz müdahaleleri nedeniyle halka halka genişleyerek tüm ülkeye yayılmıştır. Bugün ortaya çıkan büyük tepki; siyasi otoritenin, toplumun sözcüsü konumundaki tüm sivil toplum kuruluşlarını yok sayma, değer vermeme, dinlememe, sindirme, baskı kurma, etkisizleştirme politikaları ile kendini gösteren halktan kopuş sürecinin sonucudur. 31 Mayıs 2013 sadece ayın sonu değil aynı zamanda halkın uyanışının ve toplumsal değişimin başladığı gündür. Bugünden sonra toplum dinamikleri ile örtüşmeyen her dayatma ortak tepkinin oluşmasına neden olacak, artık kimse kendini halkın önüne koyamayacaktır. Protestoculara uygulanan müdahale yönteminin ve şiddetinin her ilde benzer olması bizlere bu orantısız güç kullanımının sorumlularının sadece emniyet müdürleri ve valiler olmadığını, bu şiddetin siyasi otoritenin talimatı ile uygulandığını göstermektedir. Toplumun duyarlılığının hâlâ farkında olmayan, yapılan yanlışları sorgulayıp düzeltmek yerine gerilimi artıracak beyanlarda bulunanlar bir an evvel bu anlayışlarından vazgeçmelidirler. Protestoculara yapılan müdahaleler derhal durdurularak toplum üzerindeki baskılar kaldırılmalıdır. İstanbul Eczacı OdasıYönetim Kurulu