Sayın
Meslektaşlarımız,
Bildiğiniz
gibi;
Türk
Eczacıları Birliği Reçete Kontrol
Ünitesini kurdu.
Odamıza
gönderdiği yazıya göre de 15 Temmuz 2004 tarihinde de Bölgemizde konsolide
bütçeli kurum ve üye eczanelerimiz ile uygulamaya
geçecektir.
KONUYA İLİŞKİN MESLEKTAŞLARIMIZDAN çok sayıda
soruyla karşı karşıya kalıyoruz.
Reçete Kontrol
Üniteleri Türk Eczacıları Birliği bünyesinde kurulmuş ve Türk Eczacıları Birliği
kontrolünde faaliyet gösterecektir.
Odamızın
Reçete Kontrol Ünitelerinin
uygulanması ile ilgili yetki, sorumluluk ve dahli
yoktur.
Meslektaşlarımızın bilgi edinmesi açısından
konuya ilişkin yazışmaları aşağıda bilgilerinize sunuyoruz.
Saygılarımızla.
İSTANBUL ECZACI ODASI
YÖNETİM KURULU
ÇAĞDAŞ
ECZACILAR SEÇİM BİLDİRGESİ’NDE
REÇETE
KONTROL ÜNİTELERİ…
Kamu reçetelerinin TEB bünyesinde kurulan bir
merkez ve ona bağlı bölge ünitelerinde, istihdam edilecek eczacılar tarafından
sağlıklı bir şekilde kontrol edilmesi
ilkesel olarak doğru ve eczacı yararına bir projedir.
Bu projeyle ilaç istismarının önlenerek kamu yararı
sağlanması, geri ödemenin hızlanması, eczacının reçete teslimindeki yükünün
azalması amaçlanmaktadır. Söz konusu projede devlet söz verdiği tarihte ödemeyi
mutlaka yapması sağlanmalıdır.
Reçete kontrol
sistemine reçete veren eczacılardan para talep edilmemelidir. Sadece ilk kuruluş
yılında giderleri karşılamak için katılım payı eczacılardan alınmalıdır.
Sistemin bu şekilde kurulup işletilmesine katkımız devam edecektir.



ÇALIŞMA PROGRAMIMIZDAN (28
EYLÜL 2002-27 EYLÜL 2003)
REÇETE
KONTROL ÜNİTELERİ
Reçete Kontrol Üniteleri’nin Kurulması
Mesleki alanımızla ilgili hemen
her konuda ve alanda, eczacı söz sahibi olmalı ve karar süreçlerinde
belirleyici olmalıdır ilkesinden yola çıkarak; reçete kontrol işlemlerinin kamu
ve eczacı adına TÜRK ECZACILARI BİRLİĞİ tarafından yapılması, mesleğimizin
saygınlığı ve toplum adına önemli ve olumlu bir gelişmedir.
Bu projenin oluşturulması
sırasında olası olumsuzluklar baştan hesaplanabilmeli, bunun içinde projenin
eczacı tabanında tüm detayları ile tartışılması sağlanmalı idi. Eczacı
Odalarının ve eczacıların ortak iradesi ile böyle bir planlamaya gidilmeliydi.
Gerçek anlamda katılımcılığın da esası buydu. Ben yaptım oldu siyasi sorumluluğu
da bana aittir demek, sorunları çözümlerine yönelik sağlıklı bir yaklaşım
değildir.
Söz konusu işlemin TEB
tarafından yapılması, meslekteki iç denetimin yine kendi üst kuruluşu tarafından
yapılması anlamında son derece önemlidir.Yine kendi alanını en iyi bilen ve
alanın sahipleri tarafından yapılacak kontrollerde olası suistimallerin
önlenmesinde; kontroller sırasında yüzeysel bilgilerle donanmış, mesleğimizle
uzaktan yakından ilgili olmayan ilgililerin kimi zaman meslektaşlarımıza
yaşattıkları sorunların önüne geçilmesinde yararı olacak, rasyonel bir ilaç
yazılımı ve rasyonel bir sağlık gideri oluşmasına ciddi katkılar sağlayacaktır.
Ancak böylesi çok boyutlu yararları olacak bir projenin tarafların
beklentilerine cevap vermesi ve aksaksız yürümesi, yürütülmesi gerekmektedir. Bu
itibarla, Odamızın konu hakkındaki görüş, öneri ve tarafınızdan açıklık
getirilmesini arzuladığımız konular aşağıdadır..
- Siyasi iktidar el
değiştirmiştir. Artık ülkede farklı bir siyaset yapılanması söz konusudur.
Yeni siyasi kadrolar, Bakanlıklar ilgili yeni bir yapılanmaya
gideceklerini, bakanlık sayısını azaltacaklarını, bürokraside yeni bir
düzenlemeye gideceklerini söylemektedirler.Yeni Siyasi yapılanmayı dikkate
alan yeni bir protokole ihtiyaç var.Yeni hükümet ve /veya ilgili bakan söz
konusu projeye sıcak bakmaz ve projeyi iptal ederse (aynı örnek gelecek TEB
yöneticileri içinde geçerlidir) yapılacak yatırım ne olacaktır? Her ne kadar
10 yıllık bir protokol yapıldığı bilinmekteyse de beraber yapılan protokolün
çift taraflı hukuki bir bağlayıcılığı var mıdır? Maliye Bakanlığından
asgari 10 yıllık bir garanti almadan ciddi yatırım gerektiren böyle bir
projeye girilmemelidir.
- Reçete kontrolleri tek
merkez den mi yoksa bir merkez ve gereken sayıda ünitelerden mi
oluşturulacak? Odamız bir pilot bölgede yeterli süre söz konusu uygulama
yapıldıktan sonra ülkemizin demografik, coğrafi ve diğer fiziki şartları göz
önüne alınarak bir merkez ve yeterli sayıda özerk üniteler kurulmasından
yanadır. Ayrıca ünitelerin işleyiş sürecine katılımı net bir şekilde tarif
edilmelidir
- Yaklaşık 16000 saymanlık
ve bir o kadar İta Amirliklerinin bulunduğunu göz önüne alarak RKÜ’ lerde
kontrolleri tamamlanmış reçeteler ilgili İta Amirliklerine ve
Saymanlıklara hangi sürede ve nasıl ulaştırılacaktır. Söz konusu gönderim
olabildiğince hızlı ve aksamadan yürütülmelidir. Bu safhada oluşacak
gecikmeler eczacıların aleyhine doğal olarak da tepkilerine neden olacaktır.
- RKÜ’ den kontrol edilerek
ilgili İta Amirliğine ve saymanlığa gönderilen reçetelerin, bu birimlerde
muhasebe açısından rakamsal kontrollerin dışında diğer kontroller
yapılmamalıdır. Bu madde her iki tarafın onayı ile imzalanan protokolde açık
ve net ifadelerle yer almalıdır. (Maliye Bakanlığından bu konuda bir genelge
çıkarması talep edilebilir) Eğer söz konusu birimlerde tekrar kontroller
yapılacaksa BUT da belirtilen 18 iş gününde ödenir cümlesinin Reçete Kontrol
Ünitelerine giriş günü esas alınarak düzeltilmesi gerekir. Böylece ilgili
birimlerde kontroller yapılsa bile tüm kontrollerin 18 iş gününden önce
bitirilmesi sağlanmalıdır. Bu düzenleme eczacının olası zaman ve ekonomik
kayıplarını ortadan kaldıracaktır.
- TEB uygulamanın başlaması
ile başlayacak süreçte; sağladığı toplum sağlığı, ilaç ve ilaç tüketimi
alanında Türkiye’de bu güne kadar erişilemeyen bilgiye sahip olacaktır. Bu
bilgilerin ülkenin esenliği ile ilgili, amaca yönelik kullanılabilmesı için
söz konusu dataların değerlendirilmesi ve kullanım imtiyazının kesin kez TEB
de olması ve TEB kanalı ile Eczacı Odalarının kullanıma sunulması
gerekir.TEB ve Eczacı Odaları dışında her hangi bir kurum ve kuruluşun bu
bilgilere ulaşması engellenmelidir.
- Projenin yatırım
maliyetleri karşılanana kadar eczacılardan alınacak kesintiler % 1 i
aşmamalı, proje maliyetlerinin karşılanmasından sonra ise bu kesinti % 0.5
çekilmelidir.
- Bu uygulama nedeni ile
eczacılardan tahsil edilecek bedel, uzun erimde eczacılarımıza emekli maaşı
bağlamada kullanılacak fonda tutulmalı ve bu fonda biriken kaynak başka
amaçlarla kullanılmamalıdır. Söz konusu fonun, ihtiyaç olduğunda olası kurum
ödeme gecikmelerinin finansmanında kullanılacağı şeklindeki söylemlere
rağmen, bu yönde kullanılması konusunda çekincelerimiz vardır. Ödeme
gecikmesi yaşayan tüm kurum ödemelerine eşit ölçülerde finansman
sağlanmalıdır. İlk 5 yıllık süreçte bu fonda, bu boyutta bir finans gücünün
sağlanamayacağını düşünmekteyiz. Bir kısım kurumlara bu ayrıcalık tanınsa
bile, bu kurumların hangi kriterlere göre belirlendiği konusunda kafalarda
soru işaretlerine yol açacak ve TEB Yönetimleri yıpranacaktır. Ayrıca
eşitlik ilkesinde de aykırıdır. Bu boyutta bir finans gücüne ulaşmadan, söz
konusu fonun kurum ödemelerinde kullanılabileceğini söylemenin bizce bir
anlamı yoktur.
- Bu projenin sahibi ve
sorumlusu TEB Merkez Heyeti’dir.Ancak, ilgili bakanlığa karşı resmi muhatap
Türk Eczacıları Birliği olsa da söz konusu projenin sağlıklı yürüyebilmesi
için Eczacı Odaları ile beraber kolektif bir çalışma ve sahiplenme
anlayışına ihtiyaç vardır. Çünkü, söz konusu uygulamaya başlandıktan sonra
ortaya çıkabilecek sorunlardan doğacak eczacı tepkisi doğal olarak o
bölgenin Eczacı Odasını da yakından ilgilendirecektir. Kimi Eczacı Odaları,
eczacı tabanında yaşanan sıkıntılara karşı eczacı ile TEB arasında kalkan
görevi görerek gelecek tepkileri tolere ederken, diğer yandan yukarıda
belirtilen kollektif çalışma ve sahiplenme anlayışı sergilenmediğinde, bir
kısım Eczacı Odaları ise TEB Merkez Heyetine duyulan eleştiri ve muhalefeti
körükleyen bir politika izleyecekledir. Böylesi bir tavırda, projenin
eczacıya benimsetilmesinde ve uygulamanın sağlıklı yürümesinde sorunlara
neden olacaktır. Asıl sorun Eczacı Odaları’nın göstereceği tavrın değil, TEB
Merkez Heyeti’nin bu konudaki duruşunu ne olası gerektiğidir. TEB hemen her
iş ve konuda olduğu gibi Eczacı Odaları ile ortak hareket etme kararlılığını
bu projede de sergilemelidir. Ayrıca, TEB’in “yetki, sorumluluk ve siyasi
karar bana ait, sonuçlarına da katlanırım” deme hakkı yoktur. Çünkü, doğacak
sonuçlar kişisel olarak kendilerini bağladığı gibi TEB Merkez Heyeti’ne üye
veren Eczacı Odalarını da bağlamaktadır. Nasıl ki; TEB’in mesleğimize ve
meslektaşlarımıza kazandırdığı kazanımlar sonrası, bu yapıya üye veren
Eczacı Odaları ayrı bir onur ve prestij kazanıyorsa, yanlış karar ve
uygulamalarda da Merkez Heyeti ile beraber söz konusu Eczacı Odaları da
yıpranmakta ve zor durumda kalmaktadır. O nedenle, kolektif çalışma ve
paylaşım ilkelerini benimseyen bir anlayışla Türk Eczacıları Birliği, Eczacı
Odaları ile işbirliği ve dayanışmaya giderek karar alma süreçlerinde
katılımcılığı, kolektif aklı önemseyen bir anlayışla Reçete Kontrol
Üniteleri’ni hayata geçirmelidir.
- Proje Eczacı Odaları’nda
yeni yeni tartışılmaya başlanmış ve eczacı tabanına yeterince
yansımamıştır. Eczacı Odaları da projeyi sadece işleyişine yönelik bölümüyle
bilmektedirler. Projenin ekonomik ve siyasal boyutu yeterince
bilinmemektedir. Siyasal kadroların değiştiği göz önüne alınarak projenin
yeterince tartışılması, anlaşılması ve yeni protokolün hazırlanabilmesi için
proje bir yıl ileriye atılmalıdır.
- Devlet bürokrasisinin
üstlendiği bir hizmeti bu proje kapsamında biz üstleniyoruz. Bunu mali alt
yapısını ise eczacılardan aldığımız % 1 ler ile karşılıyoruz. Ancak bu
uygulamayı doğru bulmuyoruz. Devlet hizmetini bir kurum ve bir proje
kapsamında karşılıyorsanız onun karşılığını da iktidardan talep
etmelisiniz. Yeni bir protokolde eczacılardan alınacak pay % 2,5 tan %
1,5’a çekilmek sureti ile mali altyapının bir bölümü devlete ihale
edilmelidir.
- Katkı payı ödemelerinin
kredi kartları ile yapılması sağlanmalıdır.
REÇETE KONTROL ÜNİTELERİ HAKKINDA!.
Sayın
Meslektaşlarımız,
Bildiğiniz
gibi;
Türk
Eczacıları Birliği Reçete Kontrol
Ünitesini kurdu.
Odamıza
gönderdiği yazıya göre de 15 Temmuz 2004 tarihinde de Bölgemizde konsolide
bütçeli kurum ve üye eczanelerimiz ile uygulamaya
geçecektir.
KONUYA İLİŞKİN MESLEKTAŞLARIMIZDAN çok sayıda
soruyla karşı karşıya kalıyoruz.
Reçete Kontrol
Üniteleri Türk Eczacıları Birliği bünyesinde kurulmuş ve Türk Eczacıları Birliği
kontrolünde faaliyet gösterecektir.
Odamızın
Reçete Kontrol Ünitelerinin
uygulanması ile ilgili yetki, sorumluluk ve dahli
yoktur.
Meslektaşlarımızın bilgi edinmesi açısından
konuya ilişkin yazışmaları aşağıda bilgilerinize sunuyoruz.
Saygılarımızla.
İSTANBUL ECZACI ODASI
YÖNETİM KURULU
ÇAĞDAŞ
ECZACILAR SEÇİM BİLDİRGESİ’NDE
REÇETE
KONTROL ÜNİTELERİ…
Kamu reçetelerinin TEB bünyesinde kurulan bir
merkez ve ona bağlı bölge ünitelerinde, istihdam edilecek eczacılar tarafından
sağlıklı bir şekilde kontrol edilmesi
ilkesel olarak doğru ve eczacı yararına bir projedir.
Bu projeyle ilaç istismarının önlenerek kamu yararı
sağlanması, geri ödemenin hızlanması, eczacının reçete teslimindeki yükünün
azalması amaçlanmaktadır. Söz konusu projede devlet söz verdiği tarihte ödemeyi
mutlaka yapması sağlanmalıdır.
Reçete kontrol
sistemine reçete veren eczacılardan para talep edilmemelidir. Sadece ilk kuruluş
yılında giderleri karşılamak için katılım payı eczacılardan alınmalıdır.
Sistemin bu şekilde kurulup işletilmesine katkımız devam edecektir.
ÇALIŞMA PROGRAMIMIZDAN (28
EYLÜL 2002-27 EYLÜL 2003)
REÇETE
KONTROL ÜNİTELERİ
Reçete Kontrol Üniteleri’nin Kurulması
Mesleki alanımızla ilgili hemen
her konuda ve alanda, eczacı söz sahibi olmalı ve karar süreçlerinde
belirleyici olmalıdır ilkesinden yola çıkarak; reçete kontrol işlemlerinin kamu
ve eczacı adına TÜRK ECZACILARI BİRLİĞİ tarafından yapılması, mesleğimizin
saygınlığı ve toplum adına önemli ve olumlu bir gelişmedir.
Bu projenin oluşturulması
sırasında olası olumsuzluklar baştan hesaplanabilmeli, bunun içinde projenin
eczacı tabanında tüm detayları ile tartışılması sağlanmalı idi. Eczacı
Odalarının ve eczacıların ortak iradesi ile böyle bir planlamaya gidilmeliydi.
Gerçek anlamda katılımcılığın da esası buydu. Ben yaptım oldu siyasi sorumluluğu
da bana aittir demek, sorunları çözümlerine yönelik sağlıklı bir yaklaşım
değildir.
Söz konusu işlemin TEB
tarafından yapılması, meslekteki iç denetimin yine kendi üst kuruluşu tarafından
yapılması anlamında son derece önemlidir.Yine kendi alanını en iyi bilen ve
alanın sahipleri tarafından yapılacak kontrollerde olası suistimallerin
önlenmesinde; kontroller sırasında yüzeysel bilgilerle donanmış, mesleğimizle
uzaktan yakından ilgili olmayan ilgililerin kimi zaman meslektaşlarımıza
yaşattıkları sorunların önüne geçilmesinde yararı olacak, rasyonel bir ilaç
yazılımı ve rasyonel bir sağlık gideri oluşmasına ciddi katkılar sağlayacaktır.
Ancak böylesi çok boyutlu yararları olacak bir projenin tarafların
beklentilerine cevap vermesi ve aksaksız yürümesi, yürütülmesi gerekmektedir. Bu
itibarla, Odamızın konu hakkındaki görüş, öneri ve tarafınızdan açıklık
getirilmesini arzuladığımız konular aşağıdadır..
Siyasi iktidar el
değiştirmiştir. Artık ülkede farklı bir siyaset yapılanması söz konusudur.
Yeni siyasi kadrolar, Bakanlıklar ilgili yeni bir yapılanmaya
gideceklerini, bakanlık sayısını azaltacaklarını, bürokraside yeni bir
düzenlemeye gideceklerini söylemektedirler.Yeni Siyasi yapılanmayı dikkate
alan yeni bir protokole ihtiyaç var.Yeni hükümet ve /veya ilgili bakan söz
konusu projeye sıcak bakmaz ve projeyi iptal ederse (aynı örnek gelecek TEB
yöneticileri içinde geçerlidir) yapılacak yatırım ne olacaktır? Her ne kadar
10 yıllık bir protokol yapıldığı bilinmekteyse de beraber yapılan protokolün
çift taraflı hukuki bir bağlayıcılığı var mıdır? Maliye Bakanlığından
asgari 10 yıllık bir garanti almadan ciddi yatırım gerektiren böyle bir
projeye girilmemelidir.
Reçete kontrolleri tek
merkez den mi yoksa bir merkez ve gereken sayıda ünitelerden mi
oluşturulacak? Odamız bir pilot bölgede yeterli süre söz konusu uygulama
yapıldıktan sonra ülkemizin demografik, coğrafi ve diğer fiziki şartları göz
önüne alınarak bir merkez ve yeterli sayıda özerk üniteler kurulmasından
yanadır. Ayrıca ünitelerin işleyiş sürecine katılımı net bir şekilde tarif
edilmelidir
Yaklaşık 16000 saymanlık
ve bir o kadar İta Amirliklerinin bulunduğunu göz önüne alarak RKÜ’ lerde
kontrolleri tamamlanmış reçeteler ilgili İta Amirliklerine ve
Saymanlıklara hangi sürede ve nasıl ulaştırılacaktır. Söz konusu gönderim
olabildiğince hızlı ve aksamadan yürütülmelidir. Bu safhada oluşacak
gecikmeler eczacıların aleyhine doğal olarak da tepkilerine neden olacaktır.
RKÜ’ den kontrol edilerek
ilgili İta Amirliğine ve saymanlığa gönderilen reçetelerin, bu birimlerde
muhasebe açısından rakamsal kontrollerin dışında diğer kontroller
yapılmamalıdır. Bu madde her iki tarafın onayı ile imzalanan protokolde açık
ve net ifadelerle yer almalıdır. (Maliye Bakanlığından bu konuda bir genelge
çıkarması talep edilebilir) Eğer söz konusu birimlerde tekrar kontroller
yapılacaksa BUT da belirtilen 18 iş gününde ödenir cümlesinin Reçete Kontrol
Ünitelerine giriş günü esas alınarak düzeltilmesi gerekir. Böylece ilgili
birimlerde kontroller yapılsa bile tüm kontrollerin 18 iş gününden önce
bitirilmesi sağlanmalıdır. Bu düzenleme eczacının olası zaman ve ekonomik
kayıplarını ortadan kaldıracaktır.
TEB uygulamanın başlaması
ile başlayacak süreçte; sağladığı toplum sağlığı, ilaç ve ilaç tüketimi
alanında Türkiye’de bu güne kadar erişilemeyen bilgiye sahip olacaktır. Bu
bilgilerin ülkenin esenliği ile ilgili, amaca yönelik kullanılabilmesı için
söz konusu dataların değerlendirilmesi ve kullanım imtiyazının kesin kez TEB
de olması ve TEB kanalı ile Eczacı Odalarının kullanıma sunulması
gerekir.TEB ve Eczacı Odaları dışında her hangi bir kurum ve kuruluşun bu
bilgilere ulaşması engellenmelidir.
Projenin yatırım
maliyetleri karşılanana kadar eczacılardan alınacak kesintiler % 1 i
aşmamalı, proje maliyetlerinin karşılanmasından sonra ise bu kesinti % 0.5
çekilmelidir.
Bu uygulama nedeni ile
eczacılardan tahsil edilecek bedel, uzun erimde eczacılarımıza emekli maaşı
bağlamada kullanılacak fonda tutulmalı ve bu fonda biriken kaynak başka
amaçlarla kullanılmamalıdır. Söz konusu fonun, ihtiyaç olduğunda olası kurum
ödeme gecikmelerinin finansmanında kullanılacağı şeklindeki söylemlere
rağmen, bu yönde kullanılması konusunda çekincelerimiz vardır. Ödeme
gecikmesi yaşayan tüm kurum ödemelerine eşit ölçülerde finansman
sağlanmalıdır. İlk 5 yıllık süreçte bu fonda, bu boyutta bir finans gücünün
sağlanamayacağını düşünmekteyiz. Bir kısım kurumlara bu ayrıcalık tanınsa
bile, bu kurumların hangi kriterlere göre belirlendiği konusunda kafalarda
soru işaretlerine yol açacak ve TEB Yönetimleri yıpranacaktır. Ayrıca
eşitlik ilkesinde de aykırıdır. Bu boyutta bir finans gücüne ulaşmadan, söz
konusu fonun kurum ödemelerinde kullanılabileceğini söylemenin bizce bir
anlamı yoktur.
Bu projenin sahibi ve
sorumlusu TEB Merkez Heyeti’dir.Ancak, ilgili bakanlığa karşı resmi muhatap
Türk Eczacıları Birliği olsa da söz konusu projenin sağlıklı yürüyebilmesi
için Eczacı Odaları ile beraber kolektif bir çalışma ve sahiplenme
anlayışına ihtiyaç vardır. Çünkü, söz konusu uygulamaya başlandıktan sonra
ortaya çıkabilecek sorunlardan doğacak eczacı tepkisi doğal olarak o
bölgenin Eczacı Odasını da yakından ilgilendirecektir. Kimi Eczacı Odaları,
eczacı tabanında yaşanan sıkıntılara karşı eczacı ile TEB arasında kalkan
görevi görerek gelecek tepkileri tolere ederken, diğer yandan yukarıda
belirtilen kollektif çalışma ve sahiplenme anlayışı sergilenmediğinde, bir
kısım Eczacı Odaları ise TEB Merkez Heyetine duyulan eleştiri ve muhalefeti
körükleyen bir politika izleyecekledir. Böylesi bir tavırda, projenin
eczacıya benimsetilmesinde ve uygulamanın sağlıklı yürümesinde sorunlara
neden olacaktır. Asıl sorun Eczacı Odaları’nın göstereceği tavrın değil, TEB
Merkez Heyeti’nin bu konudaki duruşunu ne olası gerektiğidir. TEB hemen her
iş ve konuda olduğu gibi Eczacı Odaları ile ortak hareket etme kararlılığını
bu projede de sergilemelidir. Ayrıca, TEB’in “yetki, sorumluluk ve siyasi
karar bana ait, sonuçlarına da katlanırım” deme hakkı yoktur. Çünkü, doğacak
sonuçlar kişisel olarak kendilerini bağladığı gibi TEB Merkez Heyeti’ne üye
veren Eczacı Odalarını da bağlamaktadır. Nasıl ki; TEB’in mesleğimize ve
meslektaşlarımıza kazandırdığı kazanımlar sonrası, bu yapıya üye veren
Eczacı Odaları ayrı bir onur ve prestij kazanıyorsa, yanlış karar ve
uygulamalarda da Merkez Heyeti ile beraber söz konusu Eczacı Odaları da
yıpranmakta ve zor durumda kalmaktadır. O nedenle, kolektif çalışma ve
paylaşım ilkelerini benimseyen bir anlayışla Türk Eczacıları Birliği, Eczacı
Odaları ile işbirliği ve dayanışmaya giderek karar alma süreçlerinde
katılımcılığı, kolektif aklı önemseyen bir anlayışla Reçete Kontrol
Üniteleri’ni hayata geçirmelidir.
Proje Eczacı Odaları’nda
yeni yeni tartışılmaya başlanmış ve eczacı tabanına yeterince
yansımamıştır. Eczacı Odaları da projeyi sadece işleyişine yönelik bölümüyle
bilmektedirler. Projenin ekonomik ve siyasal boyutu yeterince
bilinmemektedir. Siyasal kadroların değiştiği göz önüne alınarak projenin
yeterince tartışılması, anlaşılması ve yeni protokolün hazırlanabilmesi için
proje bir yıl ileriye atılmalıdır.
Devlet bürokrasisinin
üstlendiği bir hizmeti bu proje kapsamında biz üstleniyoruz. Bunu mali alt
yapısını ise eczacılardan aldığımız % 1 ler ile karşılıyoruz. Ancak bu
uygulamayı doğru bulmuyoruz. Devlet hizmetini bir kurum ve bir proje
kapsamında karşılıyorsanız onun karşılığını da iktidardan talep
etmelisiniz. Yeni bir protokolde eczacılardan alınacak pay % 2,5 tan %
1,5’a çekilmek sureti ile mali altyapının bir bölümü devlete ihale
edilmelidir.
Katkı payı ödemelerinin
kredi kartları ile yapılması sağlanmalıdır.